Kafes Kuşlarında Mantar Enfeksiyonu

Candidiasis, kafes kuşlarında Candida albicans adı verilen bir mantar türünün yol açtığı enfeksiyonların genel adıdır. Bu mantar türü normal çok az sayıda bütün kuşların sindirim sisteminde bulunur ancak enfeksiyona neden olmaz. Eğer bu mikroorganizmanın sayısı artarsa veya sindirim sisteminde bir hasar varsa, sindirim sisteminde, gaga ve solunum sistemi gibi diğer organlarda, deri, tüy, göz ve üreme organlarında da enfeksiyon oluşur. Candida enfeksiyonları muhabbet kuşlarında ve papağanlarda çok daha nadir görülür.

Mantar, daha ziyade genç kuşlarda ve bağışıklık sistemi zayıf olan hayvanlarda ortaya çıkar. Mantarın oluşma riskini arttıran faktörler çok çeşitli olabilir:

* Kursağın geç boşalması

* Uzun süreli ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı

* Kafes temizliğine dikkat edilmemesi

* Vitamin A yetmezliği

* Hatalı beslenme

* Stres, ortamda sigara içilmesi, travma ve bazı virüs enfeksiyonlarının yol açtığı tahribatlar.

Hastalığın belirtileri yerleştiği organa göre değişiklik gösterir. Tek bir organda olabileceği gibi, birkaç organa aynı anda yerleşebilir. Ağız ve gaga bölgesinde olduğunda ağız kokusu ve ağızda beyaz plaklar oluşur. Enfeksiyon genellikle alt ve üst gaganın birleştiği açıda oluşur. Gagadaki hastalıkta yemi geri çıkarma, iştah kaybı ve halsizlikle birlikte depresyon izlenir. Gaga kalınlaşır, yemin kursağı geçişi gecikmeye başlar.

Enfeksiyon, sindirim sisteminin alt bölgelerine yerleştiyse, sulu dışkı, kusma, kilo kaybı, iştahsızlık ve depresyon görülür. Solunum sistemindeki mantar ise burun akıntısı, ses ve ötüş değişiklikleri, solunum güçlüğü ve kolay yorulma gibi belirtiler izlenir.

Hastalığın teşhisinde mantarın miktarı ve belirtilerin tespiti önemli. Tedavi olarak veteriner hekiminizin seçimine ve önerisine göre antifungal ilaçlar kullanılır. Hastalığa zemin hazırlayan stres, kötü bakım ve beslenme gibi koşulların düzeltilmesi de hastalığın iyileştirilmesinde çok önemli rol oynar.

Kafes Kuşlarında Halkalı Kurt Enfeksiyonları

Askarid olarak bilinen halkalı kurtlar kuşların sindirim sistemi, solunum sistemi, kalp ve dolaşım sistemi, damarlar, beyin ve merkezi sinir sistemi, göz ve diğer yumuşak dokular gibi bir çok organa ve dokuya yerleşebilir.

Yumurta yoluyla bulaşan bu parazitler papağan ve muhabbet kuşlarında daha sık görülür. Ağız yoluyla alınan yumurtalar kuşun ince bağırsaklarında açılır ve içinden çıkan parazitler önce larva ve daha sonra da ergin hale gelirler. Dişi parazitler tarafından bağırsakta yumurtlanan yumurtalar kuşun dışkısı yoluyla aynı şekilde çevreye yayılırlar. Yaşadıkları ortam nemli ise uzun süre canlı kalabilirler.

Askaridler kuşlarda ishal, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtilerle seyreder. Bazı kuşlarda kusma veya aşırı miktarda dışkı yapma da görülür. Şiddetli ve aşırı miktarda olan parazitler sindirim sisteminde tıkanmaya ve bunun sonucunda kuşun ölümüne yol açabilir.

Hastalığın tedavisinde veteriner hekiminizin önereceği ilaçları kullanmalısınız. Tedavi genellikle 10-14 gün içinde tekrarlanır. Kuşun yaşadığı çevreden yeniden parazit almasını önlemek amacıyla kafesi, suluklarını, oyuncaklarını ve kullandığı tüm malzemeyi dikkatlice temizlemeli veya değiştirmelisiniz. Parazit yumurtaları dezenfektanlara karşı oldukça dirençlidir ama sıcak buhar uygulaması ile yumurtalardan garantili olarak kurtulabilirsiniz.

Kuşunuzun parazit enfeksiyonlarından korunması için düzenli olarak dışkı ve parazit muayenelerini ihmal etmeyin. Ayrıca kafesinde ve yaşam alanındaki hijyenin korunması ve varsa ortamdaki aşırı rutubetin dengelenmesi önerilir.

Kuşlarda Vitamin Takviyeleri

*VİTAFORM(Suda Eriyen Toz Vitamin)

Kullanıldığı Yerler: Gelişmeyi sağlıklı büyümeyi, döllenmeyi sağlar.Kuşlar için büyük 8 esas vitamini en uygun oranlarda ihtiva etmektedir.

Vitamin A: Kuşun gücünü arttırarak hastalıklardan korur.

Vitamin D3 : Yumurta kabuğu sağlamlığını sağlar. Niasinamid : Ağız boşluğunda oluşan iltihaplanmayı önler, tüyleri güzelleştirir.
Kalsiyum Pantotenat : Deri iltihabını önler, tüy kalitesini arttırır.
Vitamin B2: İshali önler.
Vitamin B12 : Büyümeyi sağlar,
Vitamin K : Bağırsak kanamalarını önler.
Vitamin E : Döllenme gücü ve verimi arttırır.

Dozaj:1 lt. suya bir çay kaşığı (2gr) hastalıkta 1 lt. suya 2 çay kaşığı.

*DEPOMİN (Mineral Ve Aminoasit Kombinasyonu)

Kullanıldığı Yerler: Genç hayvanlarda gelişmeyi hızlandırır.

Yemden en iyi şekilde yararlanmalarını sağlar .

Hayvanın tüyden kolay çıkmasını sağlar.

Dozaj: 1 lt. Suya 1 kapak atılır. Haftada 2 defa verilir.

Kuşlarda Bit Tedavisi

BAYMEC %1 (ANTİPARAZİTER)

Kullanıldığı Yerler : Bit tedavisinde kullanılır,emici ve ısırıcı bitlerde ayrıca iç ve dış parazitlerde mükemmel sonuç verir.

Dozaj : 2 lt. suya 2 ml. Baymec karıştırılıp iyice çalkalandıktan sonra suluklara konur 24 ila 48 saat sonra su temiz suyla değiştirilir.

Tedavi ayda bir tekrarlanır.

Not: Hiçbir dönemde yan etkisi yoktur.(Yumurta, yavru, tüy, vb.)

*BİYOMEC %1(ANTİPARAZİTER)

Baymec ile aynı ham maddeyi içerir,aynı yerlerde aynı oranda kullanılır.

Muhabbet Kuşlarının Konuşmayı Öğrenmesi

Muhabbet kuşları konuşmayı öğrenebilirler ve diğer kuşların seslerini taklit edebilirler. Özellikle erkek muhabbet kuşları konuşur. O yüzden konuşma eğitimi için tek ve erkek bir kuş seçilmelidir. Muhabbet kuşları konuşma konusunda en yetenekli olan kuşlardır. Hemen her canlı renkte bulunabilen muhabbet kuşları çok erken dönemlerde sahiplenildiğinde konuşma yetenekleri çok güçlüdür. Kuş, sahibine alıştıktan sonra, yavaş yavaş ders verir gibi ve sabırla değişik kelimeler öğretmeye başlanır.
Konuşma öğretilecek olan kuşun 2-3 aylık olmasına dikkat edilmelidir. Kuş, bakıcısına güven duyarak parmak üzerine çıkmaya başlayınca, konuşma derslerine başlanabilir. Küçük yaştan alıştırıldığında bir kaç kelimeyi sıralayabilir, basit melodileri taklit edebilirler. Belirli sesleri hafızalarına alarak sonradan kullanabilirler, konuşabilmelerinin en önemli nedeni budur. Öncellikle kuşa bir isim bulunarak o isimle hitap edilmelidir. Kuşa konuşma öğretmek için en uygun zaman, akşama doğru, güneş battıktan sonraki saatlerdir. Konuşma öğretmekteki en önemli unsur sabırlı olmaktır. Öğretilmek istenen sözcükler defalarca tekrar edilmelidir. Yaklaşık iki hafta sonunda, kuşun bazı kelime veya cümleleri öğrenip tekrarladığı görülecektir. Üçüncü sene sonunda kuşun öğrenmesi sürer ve yaklaşık 100 kelime öğrenebilir.

Yavru Ölümleri – Solunum Güçlüğü

Yetiştiriciler özellikle yavruların ilk döneminde birçok sorunla karşılaşırlar.Muhakkak ki bazı yetiştiriciler için kuluçka döneminin verimsiz geçmesi ve yavru ölümleri problem teşkil eder.Ve moral bozukluğuna neden olur. Bazen yavruların taşlıkları dolu olduğu halde ertesi gün ölü olarak karşımıza çıktığı görülür.Bunun nedeni siyah nokta dediğimiz hastalıktır.Çoğu zaman karaciğerdeki ve sindirim sistemindeki problemlere bağlı olur.Vogel Freund dergisinde bu hastalık Paul pütz tarafından ”Siyah noktalar” olarak adlandırılır. Bu siyah noktalardan ne anlamamız gerekir ? Siyah nokta yavru kuşların karnının sağ alt kısmında,karaciğerin üzerinde sağda safra kesesi bölgesine yerleşir.Farklı bir et renginde karın bölgesinde belirir.Bu noktanın büyüklüğü farklı farklı olabilir.Yavru hayvanlarda dış düzeyde ortaya çıkan bu siyah nokta sonradan sarı renge döner.Sarıya dönmesi bir organ bozulması meydana geldiğinin işaretidir.Maalesef bu hastalığa yakalanan yavru kuşların büyük bir bölümünün ölüme aday olduğu belirlenmiştir.Nadiren bazı kuşlarda siyah noktanın kaybolduğu ve 7 gün içinde eski normal haline döndüğü görülmüştür.Fakat hastalığa yakalanan kuşların daha az geliştiği tesbitedilmiştir.Bazen yumurta içinde de siyah nokta hastalığı sebebi ile ölümler olmaktadır.Bu hastalık solunum zorluğuna neden olur ve soluk alma zorlaştıktan sonra birkaç saat içinde yavru ölür.Siyah nokta kanaryaların yanı sıra Carduelis ve güvercinlerde de görülür. Siyah noktanın safra kesesi olduğuna dair görüşler vardır.Tanımlanırken sadece karaciğerde olarak değil,karaciğerin sağ tarafında ve pul pul olarak anlatılır. Yaklaşık beş yıl önce İtalya’ya yaptığım bir ziyarette tanıdığım yetiştirici Prof.G.Bertolini’den bu hastalığa karşı mücadele için yetiştirmeye başlamadan önce eski hayvanları bir İNHALASYON (Buğu,gaz veya ufak damlacıklar halindeki sıvıların solunması) metodu ile tedavi ettiğini öğrendim. Uitrecht’teki küçük ev hayvanları ile ilgilenen bir fakülte yaptığı araştırmalarda,buna kolibakterilerin neden olduğunu açıklamıştır.İtalyan araştırmacılar bunun mycoplazma olduğunu ve muhtemelen safranın karaciğere tesir ettiğini iddia etmişlerdir.Yumurta içinde meydana gelen bu plazma sonra yavrunun iç organlarına girer ve bozar.Yavrunun yumurta içinde veya yumurtadan çıktıktan birkaç gün sonra ölümüne neden olur.Bazı kuşlar yumurtadan çıktığı zaman nefes zorluğu çeker ve ölür.Bunların akciğerleri hastalığa yakalanmıştır. Oluşum yumurta içinde meydana geldiği için teşhis koymak çok zor olmaktadır.İtalyan’lar TYLOSİN adlı antibiyotik maddesi ile tedavi uygulamasında olumlu sonuçlar almıştır.Birkaç yıl öncesine kadar Chemi-Vit firması Tylosin kombinasyonlu tetractlin adlı bir ilaç üretmiştir.Şu anda çeşitli ilaçlar bulunmaktadır.ÖRNEĞİN : Tilosina20.Tylan gibi İnhalasyon tedavi uygulanmasında da yine Tylosin kullanılmaktadır.Her ne kadar bu ilaçlar tedavi amaçıyla kullanılsa da tam olarak teşhis konulamadığı için etkili sonuç imkanı sınırlıdır.Kuluçka için yumurta toplamaya başlamadan önce tedavi uygulamasına başlanır.Bu kür beş gün devam ettirilir.Bir l litre içme suyuna 1 gr Tilosima20 ilave edilir.Prepatarın düzgün kullanımı önemlidir.Bir yandan virüslerin yumurtaların olduğu yerlere girmeleri önlenmeli,diğer yandan virüsler toplu halde bir yerde tutulmalıdır.Virüslerin tam olarak elemine edilmesi çok zor ihtimaldir. Mycoplazma nedir.Mycoplazma ile mykoz aynı şey değildir.Maykozda mantara bağlı hastalık söz konusudur.Mykotoksinler zehirleyici etki yaparlar.Mykoplazmozun ne tür bir etki yaptığı kuş yetiştirme kitaplarında yer almamıştır.Uitrecht’teki fakültenin çalışmaları yeterli gelmemektedir.Çünkü mykoplazmozlar bakteriyel enfeksiyonlarla birlikte ortaya çıkmaktadır ve kolibakteriler buna bağlı olarak artmaktadır.Mykoplazmalar hücre çeperi olmayan bakterilerdir ve çok çeşitli yapıda türü vardır.Kuş türüne ve organa göre farklı artış gösterirler ve koloniler halinde yaşarlar.Üst solunum yoluna yerleşirler.Mykoplazmanın yayılması kolaydır.Çok basit temaslar ile içeriye girerler.Hastalık oluşmasına neden olan unsurlar yetersiz bağışıklık,stresli ortam,hijyenik yetersizlik,sert iklim değişikliği,negatif etki yapan çevresel faktörler ( Çok düşük veya çok yüksek nemli ortam) aşırı toz,çok kalabalık kümes ve başka virüslerin çok yoğun olması.Yumurta içindeki ölümlerin ve yavru halindeyken ölümün nedeni elbette ki bağışıklık sisteminin zayıf olmasıdır.Yapılan mücadele sonuçu başarılı olunamamasının nedeni Tylosin ile yapılan tedavinin yavruları kurtarmak için yetersiz olmasıdır.Probiotika-ProNutrial bağışıklığı geliştirme için önemli çok faydalı bir çalışma sayılır.Mykoplazmalar dış etkenlere karşı,örneğin sıcaklık,nem veya dezenfeksiyon maddelerine karşı çok duyarlı reaksiyon gösterirler. Son olarak şunu söylemek isterim ki bu durumla karşı karşıya iseniz,mutlaka bir veteriner ile irtibat kurun ve onun tavsiyelerine uyunuz.Kullanılan ilaçların uzman birinin elinden olması daha etkili olacaktır.

Kırmızı Altın Sülün – Pheasant Bird

Anavatanı Çin olan Sülünlerin bir çok türü mevcuttur ,bu türler arasında kırmızı altın sülün kırmızı,lacivert yeşil gibi baskın renkleriyle popülerlik kazanmış ve hayvanat bahçesi,özel kümeslerde yerini alarak insanların ilgi odakları olmayı başarmıştır.

Sülünlerin genelde erkekleri renklidir dişileri ise kahverengidir,genç erkeklerde bir,bir buçuk yaşlarına kadar dişilerle aynı rengi paylaşırlar.Altın sülünleri diğer sülünlerden ayıran başka bir özellikleri ise ayakları ve gagasıda sarı renktedir.

Bu tür yeni baslangıç için süphesiz en iyi seçimdir. Soğuğa karşı dayanıklıdırlar. Dişiler yumurta alındığı takdirde hazirana kadar yumurtlamaya devam ederler. Yavruların yetiştirilişi çok kolaydir. Altın dişilerini gençken çiftleştirmek kolaydir. Disinin irisinin rengi koyu kahverengiyken erkeginki daha açiktir.

Erkekler güzel renklerini ikinci yilda alirlar. Olgun bir erkekle dört disi iyi bir dogurganlik oraniyla çiftlestirilebilir.
Sülünler doğal yaşamlarında yumurtlamak için yeşilliklerin bollaştığı zamanı ,Nisan ayını beklerler. Kuluçka süresince 20-30 adet arası yumurta yaparlar,dişi sülün kuluçkaya yatar ve kuluçka süresi 24 gün sonra yavrular birer birer yumurtlarından çıkarlar.

Tavus Kuşu

Görünümü dolayısıyla tarih boyu insanların ilgisini üzerine çekmiş,kimi zaman tüyleri için kimi zamanda etleri için beslenmiştir.Görünümü itibariyle bir çok efsaneye konu olmuştur.

Tavus kuşları renkleri bakımından farklı türlere ayrılsada yaşam şekilleri bakımından pek farklılık yoktur.Yumurtadan yeni çıkmış bir Tavus kuşu ergenliğe,üreme yaşına iki yaşında varır,erkekler ve dişiler için bu süre hemen hemen aynıdır. Beslenme şekilleri hem etçil hemde otçuldur,yakaladıkları kelebek ,kertenkele gibi canlıları fırsat bulduklarında kursaklarına indirirler.

Tavus kuşları evcilleşebilen canlılardandır ,türleri tükenme aşamasında olan bu canlılar koruma altına alınmıştır. Kümes hayvanları gibi bakımları kolaydır ,kümeslerinin genişlikleri hayvanların büyüklükleri dolayısıyla geniş olmalıdır özellikle erkek Tavus kuşunun kuyruk tüyleri Bir buçuk metreyi bulmaktadır bu yüzden kümesin büyüklüğü kuyruk tüylerinin kırılmaması açsından büyük önem arz etmektedir.
Tavus kuşları 2 yaşında üreme olgunluğuna erişir ,nisan-ağustos ayları arasında ortalama  on beş yirmi adet arası yumurta yapar. Yumurtaların kuluçkadan çıkış süreleri 28 gündür.Bu süreç sonunda civcivlere fenni yem verilir .

Tavus kuşlarında anne ve yavru arasındaki bağ yaklaşık 1 yıla yakın sürmektedir. Ayrıca dişi tavus kuşunun yetiştirdiği yavrular , annelerin in karekteri stik davranışları nedeni ile olsa gerek, oldukça ürkek ve yabani davranırlar.

İstanbul Avcılar Veteriner Klinikleri

Veteriner Kliniği Adres Telefon
Avcılar Veteriner Kliniği Plaj Yolu Sok. No.6 0212 695 44 10
Firuzköy Veteriner Kliniği Hasan Önel Cad. No:57 0212 690 30 84
Golden Veteriner Kliniği Plaj Yolu No:15/1 0212 591 05 64
Medicus Veteriner Kliniği Reşitpaşa Cad. No:98 0212 509 23 19
Minion Veteriner Kliniği Dr. Sadık Ahmet Cad. No:258/F 0212 591 81 73
New-Vet Veteriner Kliniği Cumhuriyet 0212 676 77 65
Pet Dünyası Veteriner Kliniği Cumhuriyet Cad. No:46 0212 694 02 54
Saha Veteriner Kliniği Ambarlı Mah. Cumhuriyet Cad. No:26 0212 694 94 02
Süper Veteriner Kliniği Çiğdem 0212 694 51 22

Kuşlar İçin Mama Tarifi

Elle mama hazırlanması hem kolay hem de çok zordur. Kolay olması eldeki malzemelerden oluşturulabilir. Yalnız burada dikkat edilmesi kuşların gereksinimini sağlıyacak hemde onlara zarar vermeyecektir. yanlış bir alışkanlık mama hazırlanırken bebe bisküvisi veya diğer bisküvilerden içine konmaktadır. Söz konusu bisküviler bebek ve insanlar için hazırlandığından içindeki şeker , tuz ve vitamin ile mineral oranları çok farklıdır. Onun için evde mama hazırlarken bu mamalarda kullanacağınız bisküviler diyet (şekersiz) türde olanlardan da olması tavsiye olunur. Çünkü şeker oranının ayarlanması çok önemlidir.

Kısaca bir mama tarifi vermek gerekirse bir yumurta sarısı, iki diyet bisküvi, 1-2 damla balık yağı, yarım çay kaşığı bal karıştırılarak yapılabilir. Çiftleşme dönemlerinde bu mamanın içine mürekkep balığı kemiği tozu veya CeDe Mineral gibi petshop larda hazır satılan diğer minerallerden karıştırılabilir. Ayrıca bu mamaların içine yarım çay kaşığı haşhaş nijer gibi tohumlar karıştırılabilir. Aynı mamaya renk kanaryaları için içine kırmızı salçalık biber veya havuç katılarak renk maması şekline dönüştürülebilir.

Fakat gerek kırmızı biber gerek havuç kuşun tüylerinde homojen bir dağılım sağlamaz. Hele yarışmalara sokulacak kuşlarda bu tavsiye edilmez. Bu mamaların hazırlanmasında karışım oranlarının ayarlanması, maliyet ve zaman kaybı düşünülürse hiç de ekonomik olmadığı görülecektir. bunun yerine piyasada satılan hazır mamaların kullanılması hem sağlık hem güvenlik hem de ekonomi açısından ön plana çıkmaktadır.

Sakız Koyunu

Sakız koyunları Ege bölgesinde İzmir dolaylarında ve ege bölgesinde akdeniz ikliinin hakim olduğu diğer illerde,güney mamara ve akdeniz bölgesinde verimli olarak yetiştirilmektedir.

Sakız koyunları uzun, düşük yağlı kuyruklu bir yapıya sahiptir.Vücut beyaz renkli kaba yapağılı olup baş ve bacaklarda benek şeklinde siyah lekeler bulunmaktadır. bezel meme yapılı,el ve makina ile sağıma uygundur. dişiler genellikle boynuzsuz,koçlar güçlü spiral boynuzludur.sakız koçları oldukça döğüşçü,sağlam yapıdadırlar.

Sakız özenli bakım isteyen narin bir hayvandır. zaten süt ırkı olan tüm koyun ve sığırlar,et ırklarına göre daha hassas ve hastalıklara karşı duyarlıdırlar.ortamlarındaki ani değişikler ve farklılıklar bile verimlerini etkiler.sakız yurdumuzdaki en bereketli döl verimine sahip yerli koyun ırkıdır.doğum oranı 1.7-2.3 arasıdır.dişi toklu 7 aylıkken koça verilebilir.2 yılda 3 kuzulama gayet normaldir.yıllık süt verimleri 130-180 litre arası değişir.yetişkin koyunlar 30-60 kg, koçlarsa 50-90 kilo arasıdır.

sakız koyunu daha önce de söylediğimiz gibi hassas bir hayvandır.sert karasal iklimlerde verim düşüklüğü yaşanmaktadır.aynı verimi alabileceğimiz,karasal bölgelerde de rahatça yetiştirilebilen koyun ırkı çalışmalarında,karayaka koyunu ile sakız melezi olan bafra koyunu,karadeniz,iç ve doğu anadoluya adaptasyonu tam,süt ve döl verimi yüksek bir yerli koyundur

kuzu doğum ağırlığı: 3.69 kilo
sütten kesim ağırlığı: 18.41 kilo
120.gün canlı ağırlığı: 29 kilo

Kuşlarda Romatizma

BELIRTILERI : Romatizmalı kuş,tünek üzerinde tutunamaz,düser. Yürümekte zorluk çektigi, yürüyemediği, düstügü yerde kaldığı, ayaga kalkamadığı görülür.
NEDENLERI : Nem orani yüksek serin ve rutubetli yerlerde sürekli yasamak zorunda birakilan kanaryalarda, banyo yapıp geceyi islak veya nemli tüylerle geçirmeyi bir aliskanlik haline getiren kanaryalarda görülür.
TEDAVISI : Hastalığın oluşmasına olanak tanımamak,hastalığı tedaviden çok daha kolay oldugu için,yukarıda alınan sakıncalı durumları yaratmamak ve romatizmaya meydan bırakmamak en iyisidir.Bununla birlikte hastalıklı kanaryanın içinde bulundugu sakincali ortamdan kurtarilmasi,serin havalarda banyo yapmasina izin verilmemesi,geceleri islak ve nemli tüylerle birakilmamasi alinacak ilk önlemlerdir.

Kafesin günes gören bir odada günes isinlarinin direkt vurmadigi bir yere asilmasi,kafes tabaninin sürekli olarak kuru kumlarla örtülü olmasi ve kafesin nemli birakilmamasi yerinde bir tedbirdir.Tedavi olarak kanaryanin ayaklari saf alkolde eritilmis kafuru ile ovulmali ve her gün tazelenen içme suyuna çeyrek aspirin eritilerek verilmelidir.Bu arada,içine balik yagi bulunan kuvvet mamasindan da yarar beklenebilir

Kanaryalarda Tüy Değişimi

Kanaryalarda tüy dökümü pek çok nedenden olabilir.Normalde tüy dökme mevsimleri Ağustos, Eylül aylarıdır. Bu aylar dışındaki dökümlere “ara tüy dökümü ” adı verilir.

Kanaryanın ara tüye girmesi bir kaç sebepten olabilir.1- Eğer kanaryanın bulunduğu yer hava almıyorsa yani kuşun sürekli kapalı bir ortamda kalmasından dolayı olabilir.2- Kuşa verilen yem ve yiyeceklerin çok kuvvetli olması sonucu hayvanın bünyesinin aşırı yüklenmesi olabilir.3- Sürekli değil ama aşırı dökülme varsa hastalık kapmış olması yada kaşıntısı varsa parazit gibi bir nedenden dol ayıda tüy dökebilir.4- Mevsimsiz tüy dökümleri yem ve mama değişikliğinden olabileceği gibi yer değişikliğinden de olabilir.5- Kanarya kızgınlık dönemine geldiğinde de tüy dökebilir, özellikle 2 yıl gibi uzunca bir süre eşe atılmamışsa kuş sıkıntısından tüy dökebilir.

Tedavi :Yukarıdaki sebeplerden kuşunuza uygun olandan sonuca ulaşabilirsiniz.Kuşun tüyden çıkmasına yardımcı olmak için,

1- Yemliklerden birisine kenevir tohumu, diğerine de normal kanarya yemi koyularak bol bol marul türü yeşillik verilmeli.

2- Banyosunu eksik etmemeli, banyo suyunu her sabah değiştirmeliyiz.

3- Vitamin takviyesine ihtiyaç duyulabileceğinden CeDe Multivitamin adlı vitamin ilacından 15 günde suluğuna 4 damla verilmeli ve suluk iki günde bir değiştirilmelidir.

4- Eğer yem veya mama değiştirildi ise eski kullanılan yeme veya mamaya dönülmelidir. Kuşun zayıf düştüğü bu dönemlerde bol bol yeşillik ve meyve ile birlikte karışık yem verilmesi iyi olur.

5- Parazit durumunda ise parazit dökücü toz ilaçlardan kullanılmalıdır Haftada en az bir kere de banyo yapması sağlanmalıdır.

6- Kuş havadar bir yere konulmalı ancak rüzgar alan esintili bir yere konulmaması da kuşun sağlığı açısından önemlidir.

7- Eğer uzun süredir yalnız ise eşleştirmenizde kuşunuzun doğal sağlığı yönünden faydalı olur.

Kuşlarda Tüy Değişimi

Çiftler halinde beslenen kuşlar tüy dökme döneminde birbirlerinin baş, sırt gibi tek başına erişemeyecekleri yerlerini temizler ve kaşırlar. Tek başına yetiştirilen kuşlara ise sahipleri yardım etmeli, güven sağladıktan sonra yavaş yavaş başlarını kaşımalıdır. Bu işlem nazikçe yapılmadığı zaman yeni tüylerin dış keratin tabakaları zedelenebilir. Banyo yaptırılarak kuşların rahatlaması sağlanmalıdır.
Papağanlar cinsel olgunluktan önce pek çok kez tüy değiştirdiği halde, ispinozlar ilk tüy değişiminden sonra cinsel olgunluğa ulaşırlar. Genç kanaryalar ise, 2 aylık yaşta ilk tüy değişimine girerler.
Şiddetli bir tüy dökümü özellikle papağanları çok etkiler, hayvanlar durgunlaşır ve konuşmayı keser. Hayvanlar, tüyler dökülüp yerine yenileri çıkarken huysuz olur ve kaşınırlar.
Kanaryalar ve ispinozlar, hazır ticari yem ve mamaları severek tüketirler. Bunlara tüy dökme döneminde haşlanmış yumurta, bira mayası,irmik, bebek bisküvisi veya mısır unundan oluşan bir karışım verilebilir. Kuş yemi ve darı tohum karmalarına giren başlıca yem türleridir.
Renk mamaları: Bazı kuş sahiplerinin göz zevkine uygun olarak tüylerin parlak ve değişik renklerde olması için renk mamaları kullanılır. Bu mamalar düzenli verilmediği taktirde tüyler göze hoş gelmeyen renklere sahip olabilir. Bu durum bir sonraki tüy döküm mevsiminde ancak düzelebilir. Özellikle tercih edilen kırmızı ve turuncu renk pigmentleri ticari renk mamalar içinde yer alabilir. Bunun yanında beta karoten, kırmızı biber, havuç, domates gibi gıdalarda doğal turuncu renk pigmenti vardır.
Özet: Bu makalede, kafes kuşlarının sindirim sistemi, tane yem yiyen kuşlar ile besinlerini öncelikle çiçeklerdeki polen ve nektar gibi yumuşak yemlerden sağlayan kuşlar ele alınmıştır. Söz konusu kuşların yetiştirilmesi, beslenmesi ve beslenme bozukluğu sonucu oluşan hastalıkları ve tüy dökme dönemi beslenmeleri incelenmiştir.
Dane yem yiyen genç ve damızlık hayvanların rasyonlarında proteinden zengin yağlı tohumlar yer almalıdır. Bu hayvanlara yumurta katkılı gıdalar, pişmiş karaciğer, yağsız peynir verilebilir. Yeşil yem katkıları olarak maydanoz, marul, ıspanak, havuç, elma gibi gıdalar verilmelidir. Tüy çekme ve kanibalismusa engel olmak, kondisyonlarını korumak ve kuluçka verimini artırmak için yumurta, yonca unu, embriyolu yemler, vitamin ve mineralden oluşan yem verilmelidir. Kalsiyum kaynağı olarak yumurta kabukları sunulur. Yağ ilaveli gıdalardan kaçınılmalıdır.

Güvercinlerin Bakım Ve Beslenmesi

Güvercinler, süs güvercinleri, uçucu güvercinler ve besi (etlik) güvercinleri olarak üç grupta incelenirler. Ülkemizde besi güvercinleri yetiştirilmemektedir. Süs güvercinleri güzellikleri, tüy kalitesi ve şekilleri ile dikkat çeker. Posta güvercini olarak yetiştirilen uçucu güvercinler, takla atabilir, yüksekten uçabilirler. Güvercinlerin 10-18 yıl arasında ömürleri olup, en verimli dönemleri 2-8 yaş arasıdır.
Güvercinlere verilecek günlük yem miktarı yaklaşık canlı ağırlığın %10’u olup ortalama 40- 50 g arasındadır. Su ise ad libitum verilir ve yaklaşık 30 güvercine 1 litredir. Yemleme 1 öğün olup akşamları yapılır. Farklı güvercin ırkları aynı sürede yemlerini tüketemediklerinden, bunların ayrı yemlenmesi gerekir.
Genç güvercin besisinde; güvercinler, 4 haftada kesim olgunluğu olan 500 g canlı ağırlığa ulaşırlar. Bunlara verilecek olan peletler küçük ve sağlam olmalı, çok az ufalanmalıdır. Çok şekilli yemler ise hayvanlar tarafından reddedilir.
Güvercinlere grit amacıyla; küçük taşlar, kireç ve midye kabuğu verilebilir.

Özellikle kuş evlerinde, kuluçka s­üresince ve tüy değiştirmeden önce vitamin (vitamin A,D,E, B6,B12) ilavesi gerekir. Güvercinler, yeşil yemlerle de (aslanağzı, genç çayır otları) vitamin alırlar. Kışın ise rasyonlara havuç ilave edilebilir.

Kuşlarda Kuruma Hastalığı

Kuruma hastalığı aslında kendi başına bir hastalık olmamakla birlikte mevcut olan bir veya birden fazla hastalığın sonucu olarak ortaya çıkan bir durumdur.Bu yazıda MANTAR kaynaklı olanını anlatmaya çalışacağız.

En önemli sebeplerinden bir tanesi MANTAR enfeksiyonlarıdır. Kuşlarımız bilinen 230 ayrı mantar türünün tehtidi altındadır.Bu bakterilerin birden fazlasının bir araya gelmesi ile en ciddi enfeksiyonlardan olan MEGABACTERIOSIS gelişir ki tedavisi en zor olan ve en uzun süren enfeksiyonlardan biridir.
Mantar enfeksiyonları temel olarak ağız içi,kursak,mide ve bağırsaklar düzeninde bütün sindirim sistemine yayılır,yaralar meydana getirir ve daha sonra da tüm organları sararak ölümle sonuçlanan KURUMA şeklinde son bulur.
Mantar potansiyel olarak her kümeste veya kanatlı beslenen her ortamda bulunur.Hava sıcaklığının 25 derece civarında seyretmesi ve ortam bağıl nem oranının %55 in üstüne çıkması mantarın ortaya çıkması için en uygun şartları oluşturur.
Son derece inatçı,sinsi ve bulaşıcı bir organizmadır.Tedavi süresi uzun ve zahmetlidir.Bu sebepten ötürü kümesimizde potansiyel olarak varlığını bilmek ve bakteri aktif hale gelip,enfeksiyon gelişmeden mücadele etmek gerekmektedir.
Isı ve nem şartlarının haricinde aktif hale geçmesi için bir üçüncü şart, kuşun bünyesinde mevcut olan BAZİK ortamdır.Bu mevcut bazik ortamı haftada bir defa kuşun içme suyuna 100ml.suya 1 tatlı kaşığı elma sirkesi karıştırarak ASETİK ortama çevirmek en kolay korunma yöntemlerinden biridir.
Enfeksiyon geliştiğinde ise kuşun gösterdiği en tipik belirtiler,olarak yemliğin başında vakit geçirmesi,yeme iştahla saldırması fakat yemi kırarak yutmadan ufalaması,dışkısının ilk başlarda kuruduğunda kireç benzeri renk alan sulu bir görünümde olması,daha ileri evrelerde ise renginin siyaha yakın bir renk alması v.b dir.Bu durumda vakit geçirmeden ve enfeksiyon tüm organlara sıçramadan tedaviye başlamak gerekir.
Bilinen en etkin ilaç ve tedavi yöntemi kanatlılar için üretilmiş RONIDAZOLE veya DIMETROZOLE içeren preparatlar kullanmaktır.Beşeri kullanım amaçla üretilmiş fungusitler kullanmak,dozaj ayarlaması açısından zor ve risklidir.
MANTAR ENFEKSİYONLARINDA KESİNLİKLE ANTİBİYOTİK KULLANILMAZ.ANTİBİYOTİĞİN YAN ETKİSİ MANTAR ENFEKSİYONLARINI TETİKLEMESİDİR

 

Papağanların Bakım Ve Beslenmeleri

Papağanlar, kafaları büyük, boyunları kısa, taklit kabiliyetleri yüksek zeki kuşlardır. Kalın ve kıvrık üst gagaları hareketlidir. Alt gaga ise yiyecekleri kırmada tabla vazifesi görür. Tırmanma anında gagalarını üçüncü bir ayak gibi kullanma özelliklerinden dolayı en iyi tırmanıcı kuş olarak kabul edilirler.
Papağanlar 100 yıldan çok yaşayabilirler. Yumurta sayısı 2-8 adet olup kuluçka süreleri 17-28 gündür. Küçük cüsseliler bir, büyük cüsseliler iki defa kuluçkaya yatarlar.
Genç hayvanlarda noksanlık semptomlarını önlemek, tüy çekme ve kanibalismusa engel olmak amacıyla, yumurta, çiğ ve pişmiş et, kan ve et sucuğu ile peynir tüketmeleri sağlanmalıdır. Mineral madde ihtiyaçları kemik, mürver ağacı dalı, çayır ve kavak ağacı ile karşılanır.
Papağanları beslemek için kullanılan tohumlar, yağlı tohumlar ve hububat tohumları olarak başlıca iki gruba ayrılabilir. Yağlı tohum olarak ayçiçeği, aspir (safran), yerfıstığı, kenevir (küçük, koyu kahverengi, yuvarlak tohumlardır), çamfıstığı içeren karma yemler verilir. Darı, mısır ve kanarya tohumları gibi hububat taneleri ise fazla miktarda karbonhidrat içermektedir.
Birçok papağanın başlıca diyeti fıstık ve tohumlardır. Fakat kondisyonlarını korumaları için taze meyve ve sebze içeren çeşitli besinler tüketmeleri gerekir. Haftada 1-2 kez pancar (3- 5 cm uzunlukta parça), sert sandviç, soğan, kuş bisküvisi verilir.
Bozuk yiyeceklerden kurtçukların tamamen eliminasyonu mümkün olmadığından elden çıkarılması gerekir. Kuşların sağlığı açısından bir diğer önemli tehlike kemirgenlerdir.
Taze Yiyecekler: Ilıman bölgelerde elma ve üzüm genel olarak papağanlar için en çok tercih edilen yiyeceklerdir. Mango gibi tropikal meyveler papağanlara verilmeden önce iyi bir şekilde yıkanmalıdır. Bezelye, fasulye gibi sebzeler papağanlar tarafından sevilerek tüketilmektedir ve değerli protein kaynaklarıdır.
Avokado meyvesi sakınılması gereken bir bitkidir. Nar, sevilerek tüketilir.
Papağanlar daha çok ıspanak saplarını kemirirler. Büyük yapraklar doğranarak verilmeli, dökülüp etrafı kirletmeleri önlenmelidir.
Yeşil salata birçok yetiştiricinin tercih ettiği bir seçimdir. Temizlenip tazeyken doğranıldığında daha tüketilir hale gelir.
Havuç, vitamin A yönünden zengindir. Bununla beraber tüm kuşlar havucu severek tüketmezler.
Grit ve Mineral Maddeler: Gritin pek çok fonksiyonu vardır. Bunlardan biride; sindirim enzimlerinin daha kolay etkileyebilmesi için yemleri küçük parçalara bölmektir.
Katkı maddeleri: Yemlere vitamin (özellikle vitamin A) ve mineraller katılabilir.
Sınırlı sayıda katkı maddesi içme suyuna karıştırılabilir. Gün ışığı su içindeki vitaminleri güçlü bir şekilde etkileyebildiğinden su kabının gölgede bulunması uygun olur.