Kangal Köpeği

Orta asyadan göç etmiş atalarımızdan kalan yadigarımızdır,çoban köpeği ailesindendir.Bedeni ve karakteri yüzünden anadolu aslanı diye de bilinir.

Yüzlerce yıldır çobanların, kırsal kesimde yaşayanların en yakın dostu olmuş , mallarını ve canlarını korumuştur.

Sivas’ın Kangal ilçesinde ırkını bozulmadan devam ettirmiştir,bugün bir çok kangal üretme tesisi açılmıştır ,bu tesislerin önemi kangal köpeğini tanıdıkça artmaktadır.

Kangallar sürüyle hareket halindeyken yakınlarında durmamalarından dolayı uzunca bir süre varlığı tartışılmıştır ancak incelemeler arttıkça kangalların sürünün etrafında daireler çizerek gözcülük yaptığı,sürü hareket halinde olduğu müddetçe de durmadığı gözlemlenmiştir.
Kangalların bir diğer özelliği sürü başındayken ya da korumakla sorumlu olduğu bölgedeyken agresif ,sahibinin yanında ya da serbest haldeyken cana yakın olmasıdır,çocuklara karşı merhameti diğer köpeklere nazaran hiçbir eğitim almadan da üst seviyelerdedir.
Kangal köpeğinin vücut özellikleri ; kuyruğu uzun sırtına doğru simit oluşturur şekilde,kuyruk rengi gövde renginden biraz daha koyu,burnu, alnı,kulakları karadır,karabaş adı burdan gelir.
Kafaları iri,alınları geniş ve hafif çıkıntılı,çeneleri kalın ve güçlüdür.Burun küt,kulaklar üçgen ve aşağı sarkıktır.
Kangal köpeğinin ilk silahı geniş ve adaleli omuzları göğsüdür,kavga anında biraz mesafeli başlamışsa dövüş hızla koşarak göğsüyle çarpar.
Kalçaları küçüktür ince gövdeli ve uzunluğu sebebiyle yürürken aslana benzer.
Tabanındaki yassı tırnak genellikle topuk görevi yapar.
Yüzündeki kangal beni ya da üst damağındaki siyah leke kangalın saf soyunun garantisidir.
Erkekler 45-70 kilo arasında değişirken dişiler daha hafiftir 40 ile 60 kilo arasında değişir.
45 günlük yavrular günde beş öğün beslenmelidir.İyi bir besleme profosyonel kuru (hazır) mamalarla yapılmalıdır. Profosyonel mamalarla yapılacak besleme imkanlar elverdiği sürece devam etmelidir. 14-16 aya kadar devamında yavrunuzun inanılmaz güzel bir kangal olmasında tek etkendir. Çünki profosyonel mamalarda yavrunuzun tüm ihtiyaçlarını karşılayan minareller , fosfor , calsiyum, proteinler, enerji , ve dahada fazlası tam anlamıyle mevcuttur.
Sütün yavrunuzu ishal yapabileceğini ,özelliklede ilk aylarda unutmamalısınız Sütün ishal riskine karşılık yoğurt tercih edebilirsiniz.Böylecede sütten alınması gereken leri yavrunuz almış olur
Yavrunuzun dışkısını sürekli kontrol altında tutmalı ishal durumlarda derhal vet. hekime başvurmalısınız. Kemik ve eti çiğ vermenizde fayda vardır ancak, parazit uygulamalarını zamanında yapmak şartıyla.
Satılık-Kangal

Rottweiler

Almanyanın Rottweiler şehrinden ismini alan bu köpek türünün tarihi Roma dönemine kadar dayanır,dönemin askerleri,esnafları,çobanları her zaman mallarını bazende canlarını bu köpek türüne emanet etmişlerdir.
Bir dönemin polis köpekleri olarakta kullanılmışlardır.

Yavrularının ilk yedi ile on günü arasında gözleri kapalıdır,Kilo artışları ilk haftadan sonra aşırı derecede hızla artar ,Genelde 3-4 haftalık iken katı mamayla tanışır bu dönemlerde de anne sütünü bıraksada genelde 6 haftalık olduğunda bırakırlar.Bu dönemde yavruları günlük üç öğün beslenmesi gerekir 4 aylık olduğunda öğün ikiye düşürülebilir.Aşırı derecede beslenmesi doğru değildir eğer gelişimi normalse aşırı yiyecekten kaçınınız.
Erişkin köpeklerde farklı bir durum yoksa üreme dönemi,hastalık gibi normal kiloları kaburgaları bakışla görünmeyecek ancak elle yoklandığında hissedilebilecek kiloda olmaları gerekir.Aşırı kiloya sahip köpeklerde sağlık sorunları başgösterebilir.
Çoğu köpek sahibi çikolata ,tatlı gibi yiyeceklerin hayvanlar için zararlı olduğunu bilirler ancak soğan ve pırasa gibi türlerin köpekler için öldürücü olduğunu bilmezler. 25 gr bir soğan 10 kiloluk bir köpeği hasa edebilir.
Soğan dışında verilen küflenmiş yiyecekler alerji,elma solunum güçlüğü,kiraz çekirdekleri kusma,tütün kalp atışlarının hızlanmasına neden olur.Verilmemesi gereken diğer besinler şunlardır ;bebek maması,kedi maması,üzüm,kuruüzüm,fındık ,ceviz,mantar,taze fasülye.
Rottweiler da 42 adet diş bulunur,22 alt çenede  20 si üst çenededir.

Rottweiler ırkı ilk bakışta gelişmiş kasları ile verdiği güçlü görünümü,güçlü çene kasları, sert bakışları ve savaşçı görünümü ile oldukça deneyimli bir eğitmene veya üreticiye bile korku vermektedir.Köpeğin karakteri ve bir adım sonra neler yapabileceği, yatık kulağı ve kesik kuyruğu nedeni ile tahmin edilmesini güçleştirmektedir.Bu yüzden herkesin kuşku ile yaklaştığı bir ırk olduğu tartışmasız gerçektir

Rottweiler gelişmiş zekası,eğitilebilirliği ve kabiliyeti ile başarılı bir polis köpeği,rehber köpek,iz takip köpeği,arama&kurtarma köpeği,koruma köpeği,terapi köpeği ve iyi bir aile köpeği olma gibi özellikleri ile kendisini kabul ettirmiştir.
rottweiler_2

Apartmanda Köpek Beslemek Yasak Mı ?

Apartmanda Köpek Besleme Hukuku:

Yönetim planında; bağımsız bölüm, eklenti ve ortak yerlerinde hayvan beslenmesi yasaklanmışsa, kat malikleri kurulunun izin verdiğine dair belge ibraz etmeyenin etrafına rahatsızlık vermemiş olsa bile, bağımsız bölümde köpek beslemesi mümkün değildir.Yönetim planında köpek beslenmesi konusunda bir yasak bulunmadığı haldeyse Kat Mülkiyeti Kanununda yer alan rahatsız etmeme koşulunun oluşması gerekir.Yönetim planında böyle bir yasak yoksa besleyebilirsiniz.

Kat Mülkiyeti Kanununda, hayvan beslenmesini yasaklayan bir hüküm olmayıp, bu hususta aslolan yönetim planıdır.
Yönetim planında ortak mahaller için yasaklama getirilmiş ise ortak mahallerde; bağımsız bölümler için de yasaklama getirilmişse bağımsız bölümlerde de hayvan beslenemez.
Yönetim planındaki yasaklama, hayvanın türüne, cinsine, büyüklüğüne, rahatsızlık verip vermediğine, beslendiği yerin ortak mekan veya bağımsız bölüm olmasına bakılmaksızın uygulanır.
Yönetim planında bu hususta herhangi bir yasaklama yoksa, ister ortak mahalde ve isterse bağımsız bölümde olsun, kriter diğer kat malıklerine ve/veya kullanıcılarına rahatsızlık verip vermemesidir.
Rahatsızlık somut bir kritere ve/veya kaç kişinin rahatsız olduğuna bağlı olmayıp, uyuşmazlık halinde mahkeme tarafından tespit edilen bir bilir kişi tarafından tespit edilir.

YÖNETİM PLANI:
Oturduğunuz apartman veya sitenin inşaatı bitirilip yapı kullanma izin belgesi alma aşamında oluşturulan ve yöneticiniz ile bir örneğinin bağlı bulunduğunuz kaymakamlık tapu sicil müdürlüğünde bulunan matbuu bir belgedir.
Apartman yönetim planı ile apartman genel kurul kararlarını karıştırmayınız.

köpek

Kanarya Bakımı – Beslenmesi

Doğada yaşayan her canlı gibi kanaryada düzenli ve dengeli beslenmeden yoksun bırakılırsa bunun etkileri görülür. Kanaryalarımızın sağlıklı uzun ömürlü olmaları için vücut ihtiyaçlarına ve alışkanlıklarına uygun olarak yeterli miktarda ve temiz beslenmesi gerekir.Doğada yaşayan kuş mevsimlere göre bulduğu yiyeceklerle beslenir, ihtiyacı olan şeyi yer, istemediğini yemez yani bir seçme özgürlüğü vardır.Ama evde beslediğimiz kuş için aynı şeyler geçerli değildir. Biz önüne ne koyarsak onu yemek zorundadır. İşte bu yüzden dolayı kuşun ihtiyaçlarını çok iyi öğrenip ne tür besinlerle ne şekilde,ne kadar besleyeceğimizi bilmemiz gerekir. Tüm besinler iyi,taze ve kokuşmuş olmamalıdırlar. Kötü yemler kuşun sağlığını bozacağı gibi ötüşlerinide etkiler.
Ayrıca kafese hapsettiğimiz kanaryalara doğada bol miktarda tükettikleri taze yeşillik ve meyvalardan da verilmelidir.Kanaryalara dönüşümlü olarak bir hafta 2 defa yeşillik (Kıvırcık, marul, kara lahana, semizotu, ıspanak, hindibağ, tere, havuç, pazı vs.) , bir hafta da 2 defa mevsimine uygun meyva (elma, şeftali, muz, portakal, karpuv vs.) vermek gerekir.

KANARYAYA VERİLECEK BESİNLER

Bu besinler 3 grupta toplanır:· Tohumlar-Yemler· Vitaminler· Mamalar
KANARYAYA VERİLECEK KARMA TOHUM YEMLERİ
GENEL FORMÜL:
Kış Karması: (Kışı soğuk yerde geçiren kanaryalar için)
Şalgam tohumu 4 ölçek

İrmik 2 ölçek
Nijer Tohumu 2 ölçek
Kenevir tohumu 2 ölçek
Marul tohumu 2 ölçek
Hindiba tohumu 2 ölçek
Kuşyemi 1 ölçek
Keten tohumu 1 ölçek

Yaz Karması: (Kışı ılık yerde geçiren kanaryalar ve yaz mevsimi için}.
Şalgam tohumu 4 ölçek
Yulaf bulguru 1 ölçek
Kuşyemi 1 ölçek
Marul tohumu 1 ölçek
Hindiba tohumu 1 ölçek
Keten tohumu 1 ölçek
Kenevir tohumu 1 ölçek

Bundan başka, ötüş kanaryaları, renk kanaryaları ve tüy kanaryaları için ayrı ayrı karma yem formülleri geliştirilmiştir. Bunları da şöyle sıralayabiliriz:

Ötüş Kanaryaları için Karma Yem:
Şalgam tohumu 4 ölçek
Kuşyemi 2 ölçek
Kolza 1 Öiçek
Keten tohumu 1/2 ölçek
Sağlık tohumları
karması 1/2 ölçek
Hindiba tohumu 1/2 ölçek
Beyaz marul tohumu 1/2 ölçek

Renk Kanaryaları İçin Karma Yem:
Şalgam tohumu 3 Ölçek
Kuşyemi 4 ölçek
Kolza 1 ölçek
Beyaz darı 1 ölçek
Keten tohumu 1/2 ölçek
Kenevir tohumu 1 /2 ölçek
Yulaf bulguru 1/2 ölçek
Sağlık tohumları
karması 1 /2 ölçek
Özel renk mamaları (tarife göre)

Kıvırcık Tüylü Kanaryalar İçin Karma Yem:
Kuşyemi 4 ölçek
Kenevir tohumu 2 ölçek
Şalgam tohumu 2 ölçek
Kolza 2 ölçek
Hindiba tohumu 2 ölçek
Yulaf bulguru 1 Ölçek
Keten tohumu 1 Ölçek

Yukarda adı geçen ve bazı karma yemlere konulmasında yarar olan Sağlık Tohumları Karması, aşağıdaki maddelerden, belirtilen oranlarda konularak elde edilir. Bunların yem katışıklarına % 5 oranında konulmasıyla bazı yararlar sağlanmakla birlikte, hiçbir zaman % 5 oranından fazta kullanılmamalıdır. Bunun pek çok sakıncası vardır.

Sağlık Tohumları Katışığı:
Anason tohumu 1 ölçek
Susam tohumu 1 ölçek
Nİger tohumu 1 ölçek
Gri haşhaş tohumu 1 ölçek
Devedikeni tohumu 1 ölçek
Hardal tohumu 1 ölçek

TÜRKİYE ŞARTLARI İÇİN AŞAĞIDAKİ YEM KARIŞIMI UYGULAMAK İYİ OLUR. %40 Şalgam Tohumu,%40 Kuş Yemi , %20 Çeşitli TohumlarSıcak zamanlarda nişastalı tohumlar, hububatlar, Soğuk zamanlarda yağlı tohumlar, Çiftleşme mevsimlerinde kızıştırıcı tohumlar daha fazla miktarlarda verilebilir.

ŞALGAM TOHUMU:Kanaryada beslenmenin esasını oluşturan tatlı bir tohumdur.İyi sindirim için gereken yağı içinde bulundurur,yuvarlak siyaha yakın koyu kırmızı ve koyu mor renktedir.
YABANİ ŞALGAM:Yuvarlak mora yakın kırmızı renkli acı lezzette tatlısından daha küçük boydadırlar.Kuş için yararlı olmayan bir besindir.Kanaryaya vermekten kaçınılmalıdır.Rapiska adıylada satılır.
KUŞ YEMİ:Şalgamdan sonraki besindir.Saman sarısı renginde unlu bir tohumdur,azot ve kireç yönünden zengindir.
NİGER:Uzun yuvarlak siyah renkte yağlı,çok kuvvetli bir tohumdur,kızıştırıcı özelliği fazladır.Afrika’da yetiştirilir,kuşa çok az miktarlarda verilmelidir.Fazla verilirse kuşu çok çabuk yağlandırır ve zamansız kızışmasına sebebiyet verir.
YULAF BULGURU:Unlu uzun bir hububattır.kuşa verilirken kabuğu temizlenmiş,bulgur halinde kırılmış olması gerekir.Serinletici bir tohumdur,kuvvetli besinlerden olduğundan fazla verilmesi zararlıdır.
KOLZA:Yuvarlak siyaha yakın mor renktedir.Şalgam gibi özellikleri vardır tadı daha acıdır ve yağlıdır.
SIHHAT TOHUMLARI:Anason,kimyon,haşhaş,lahana,salata,hardal, semizotu tohumlarıdır.Faydalı besinlerdir ama kuvetli oldukları için az miktarlarda verilmelidirler.
KETEN TOHUMU:Uzun yassı kahve renkli yağlı besindir.Kuşun bağırsaklarını çalıştırarak kabızlığı önler.
TURP:İri kırmızı renkte besleyici,lezzeti acı bir tohumdur.kızıştırıcı olduğu için kanaryaya fazla verilmemelidir.
AKDARI: Kanaryalar için
JAPONDARISI: Kanaryalar için
İNCİDARI: Kanaryalar için
HOROZİBİĞİ: Kanaryalar için
KENEVİR: Kanaryalar için
PERİLLA: Kanaryalar için
KAHVERENGİDARI: Diğer Kuşlar için
ARPA: Diğer Kuşlar için
ASPUR: Diğer Kuşlar için
ESMERBUĞDAY-ARAPDARISI: Diğer Kuşlar için
PANİCUM: Diğer Kuşlar için
PİRİNÇ-ÇELTİK: Diğer Kuşlar için

KANARYA

Palyaço Balığı – Amphipron Ocellaris

Deniz akvaryumuna geçişte hobicilerin en sevilen gözdeleri olarak palyaço balıkları ilk sırada gelir ,hem sevimli görüntüleri hem de dayanıklı olmaları onları cazip kılar, Anavatanları Batı Pasifiktir.Anemon balığı olarak da tanınır bu ismi konaklık ettikleri anemonlardan alır.Anemonlara karşı bağışıklıkları vardır böylece kendilerine anemonu konak edinerek zararlı hayvanlardan korunmuş olurlar.Akvaryumlarda kuru yemi severek yerler ancak canlı yemlerde sık sık verilmelidir.
Üreme; üremeyi sağlamak için yavrulardan bir koloni oluşturmak en akıllıcası olacaktır bu türün bütün yavruları doğduklarında erkektir sonra baskın olan güçlü olan balık kendini dişiye çevirecektir . Genelde üremeleri için anemonlar gereklidir ancak şart değildir. güvenli buldukları bir yeri önce temizlemey faaliyetine girişecek sonra yumurtalayacaklardır. Barışçıl canlılardır reeflere uyumludur.25 -28 derece sıcaklık onlar için uygundur.
en fazla 10 santimetreye kadar büyürler.

palyaço 1 palyaço 2

2013 Kurbanlık Fiyatları Açıklandı – İllere Göre

Fiyatlar ortalama 2.000 ile 6.000 arasında değişiyor.

Kurban Bayramı’nda arefe günü 14 Ekim Pazartesi gününe denk geliyor. Kurban Bayramı 15 Ekim Salı günü başlayacak, Kurban Bayramı 18 Ekim Cuma günü ise sona erecek. Cumartesi ve Pazar günü de Kurban Bayramına katılınca görünüşe göre, Pazartesi gününe kadar tatil devam edecek. 15 Ekim 2013’de idrak edilecek olan Kurban Bayramı için cevabı en fazla merak edilen soru Kurbanlık fiyatları ne kadar olacak?..

15 Ekim 2013’de idrak edilecek olan Kurban Bayramı için cevabı en fazla merak edilen soru kurban fiyatları ne kadar olacak? Kurbanlık fiyatlarıyla ilgili ilk bilgiler gelmeye başladı. Kurbanlık hayvan üreticicileri ve besiciler, kurbanlık fiyatlarının geçen yılla aynı olacağını kurbanlık fiyatlarına zam gelmeyeceğinin altını çizdiler.

Et fiyatlarının geçen yıla göre yüzde 10 artmasına rağmen, canlı hayvan fiyatlarının yerinde saydığı yönünde yakınan Et Üreticileri, “Geçtiğimiz yıl canlı dananın kilosu 12-14 lira aralığındaydı. Bu Kurban Bayramı‘nda da ithal hayvan getirilip getirilmemesi konusunda endişe yaşanıyor. İç pazarda çok fazla yetişkin hayvan var. İthalat ihtiyaç yok. İthalatın yapılması durumunda fiyatlar daha aşağı düşecek. O yüzden fiyatlar hususunun pazarların kurulduğunda belli olacak” şeklinde konuştu.

2013 Kurban Fiyatlarının şöyle olması bekleniyor:

İLLER BÜYÜKBAŞ (TL) KÜÇÜKBAŞ (TL)

ANKARA 2.000-10.000 300-600

BALIKESİR 3.000-6.000 500-800

KONYA 2.500-6.000 400-700

ERZURUM 8.000-9.500 350-400

KASTAMONU 2.000-7.000 400-600

ESKİŞEHİR 3.000-6.000 500-800

VAN 2.000-7.000 250-500

İSTANBUL 4.500-9.000 600-650

GAZİANTEP 3.000-6.500 500-800

SAMSUN 1.600-5.000 450-700

HATAY 2.500-5.000 500-700

AFYON 2.000-5.000 300-700

EDİRNE 5.000-9.000 480-1.000

SAKARYA 2.600-6.500 400-700

ANTALYA 3.000-5.000 700-1.200

ŞANLIURFA 3.500-6.000 350-500

paşa

Japon Balığı Üretimi

Japon balığı üretimi özellikle yeni başlayan akvaryum severler için çok zordur ,japon balığı beslemek kolay olsada üretimleri usta ellerde ancak yapılabilir. Japon balıkları bir yaşına geldiklerinde üreme olgunluğuna erişirler. Üremeye hazır bir erkeğin solungaçlarında ve yanlarında beyaz benekler oluşur ancak hobicilerin zevkine uyarlanan bu türlerde doğal özellikler bazen kaybolmuş olabilir.  Japon balıkları içn en uygun yumurtlama sıcaklığı 20 derecedir. Japon balıklarını üretim aşamasına geçilmeden önce erkekler ve dişiler ayrı ayrı özel olarak beslenmelidir. Üretim düşünüldüğünde akvaryum sıcaklığı ortalama 2 derece artırılır , eşleşmeler için 3 erkek 2 dişi uygun olur.  Eşleşme başladığında erkek dişinin peşine takılır ve onu kovalamaya başlar karnına vurur. Eğer dişi üremeye hazırsa yumurtlarını saçar bundan sonrası erkeğe kalmıştır yumurtları dölleme işlemi başlar yumurtalar dişiden dökülür dökülmez değdiği ilk yere yapıştığını görürsünüz.  iyi bakılmış bir dişi 500 ile 2000 arası bir yumurta üretir. Yumurtlama ortalama üç saat sürebilir, yumurtalama işleminden sonra yumurtaların yenmemesi için balıkları çıkartmalısınız. Japon balıkları sabah saatlerinde yumurtlarlar.

japon

Muhabbet Kuşlarında Yumurta Kontrolü

Muhabbet kuşlarında üreticilerin dikkat etmesi gereken hususlardan birisi yumurtaların kontrolüdür , yumurtların dolu olup olmadığı mumlama dediğimiz yöntemle küçük bir ışık yardımıyla yumurtayı çok fazla sallamadan yapılabilir bunun faydası boş yumurtaya anaç kuşun boş yere yatırılıp yorulmasını engellemek diğer dolu olan yumurtlara ilginin artırılmasıdır , ancak bazı dişi kuşlar aşırı derecede kıskançtır ve yumurtalarla kuluçkayla ilgilenilmesinden hoşlanmazlar bunun sonucunda tüm yumurtları kırabilir kuluçkadan kalkabilir ya da yumurtadan çıkmış bir yavruyu öldürebilir. Aşağıda dolu ve boş yumurtayı resimlerle gösterelim ;

boş dolu dolu doluu

Muhabbet Kuşlarında Çiftleşme

Muhabbet kuşları olgunluğa eriştiklerinde tüm canlılar gibi nesillerini devam ettirmek için hemen üreme faaliyetlerine girişirler ,doğal ortamlarında üreme şartlarını doğal şartlar ,kuraklık ,sıcaklık gibi etmenler etkilerken evcil muhabbet kuşlarında üremeyi etkileyen faktörler değişmekte kuraklığın yağmurun yerini bakım koşulları almaktadır.
Kuşlar kendilerini iyi hissettikleri an üreme faaliyetlerine başlarlar. Dişi erkek ile anlaştıktan sonra ilk iş yuva hazırlığıdır ,  kafeslerine eklediğimiz yapay yuvalar sayesinde kendilerine güzel bir üreme yeri bulduğunu düşünen kuşlarımız birkaç kere kontrol ettikten sonra hem sığınabilecekleri hem üreyebilecekleri bir yer buldukları umuduyla sık sık girip çıkacaklardır. Bu zamanlarda fazla rahatsızlık vermemek yuva içerisinde çevreyi görmeyen kuşlar için iyi olacaktır korkup ürküp bir daha girmemelerine sebep olmamak için mümkün olduğunda uzak durmak en iyisidir.
Dişi bu dönemde sık sık yuva içerisine girip çıkacak bir zaman sonra artık yuva içerisinde geçen zamanlarını uzatacaktır bu dönem yuva kızdırma diye bilinir  . Çiftleşme yaklaştıkça bu süre bir kaç saate  kadar uzayacaktır. Bu süreçte erkek dişiyi beslemek adına bazen yuva içine girecek kendi de orda uzun süreler kalacaktır.
Yuvalık kızdırma sonrası dişi vücudunda değişmeler meydana gelecek yumurta döllenmeye hazır hale gelecektir .
Çiftleşme genelde günde birkaç kez tekrarlanır , dişi genelde yuvalıktan sadece su içmek tuvalet ihtiyacını gidermek ve çiftleşmek için çıkar bu süreçte ,yem ihtiyacını erkek dişiye kusarak giderir, dişi  yuvalığa yakın bir tünekte kanatlarını aşağıya indirip çiftleşme pozisyonunu aldıktan sonra erkek üzerine çıkar ve çiftleşme başlar. yumurtlama bitene kadar bu süreç günlerce devam edecektir. Her yumurta iki günde bir gelecektir, ortalama dört yumurta yumurtlarlar , kuşun beslenme ve genetik özelliklerine göre bu sayı on ‘ u bile bulabilir rahatlıkla.  Yumurtlama süresince çiftleşme devam eder.

çiftleşme 1

Sülün

Erkek ve dişileri ayırt etmek kolaydır,dişiler  genelde kahverengi ağırlıklı renklerde olurken erkekler çok çeşitli renklerde olabilirler.Renkleri ve küçük farklılıkları nedeniyle türlere ayrılırlar.
En çok bilinen bayağı sülün (Phasianus colchicus) dünya üzerinde hem doğal alanlarda bulunur hem de çiftliklerde yetiştirilir.

bayağı sülün
Yurdumuzda doğal olarak Samsun, Sinop, Zonguldak, Sakarya, Kocaeli, illerinde, İstanbul’un Şile, Terkos, Beykoz, Sarıyer, Çatalca, Kırklareli’nin Vize, Saray, Tekirdağ’ın Çorlu Çerkezköy, Bursa’nın Karacabey ve M. Kemalpaşa ilçelerinde bulunur.
Bitki tohumları ,filizler ve meyvelerle beslenirler protein açısından zengin olan larva ,kurtçuk gibi besinleri de kaçırmazlar.
Erkekler ve dişiler ayrı gruplar oluştururlar .Erkeklerin gruptaki birey sayıları 10 kadarken dişiler 30 ‘a kadar çıkabilirler.
Sülünler protein olarak kanatlılar içinde en zengin olanıdır.Az yağlı ve kalorisi düşüktür.genelde sonbaharda tercih edilir.
sülün 1

Zoolojik Sınıflandırmadaki Yeri Ve Sülün Irkları
Sülünler zoolojik sınıflandırmada tavuklar ve bıldırcınlarla birlikte Aves (kuşlar) sınıfında ve phasianidae (sülünler) familyasında yer alırlar. Bu familyada bulunan phasianus genusundan çok sayıda sülün türü vardır. Sülünler doğu kökenli olmalarına karşın, Avrupa ülkeleri, Birleşik Amerika ve Kanada iklimleri ne başarı ile uyum gösterebilmişlerdir. Tarihsel kayıtlara göre sülün Avrupa’ya M:Ö: 1300 yıllarında getirilmiştir. Başlıca sülün ırklarının özellikleri aşağıda sırasıyla belirtilmiştir.

Siyah Boyunlu Sülün (Phasianus colchius) : Kaynağı Karadeniz Bölgesidir. Batı Avrupa’ya buradan götürülmüş ve yetiştirmeye alınmıştır. Erkekte omuzlar, butlar ve vücudun arka kesimi kahverengidir. Vücudun diğer kesimleri bakır kırmızısı, baş ve boyun ise koyu yeşildir. Dişilerde tüm vücut koyu kımızımsı renkte ve koyu beneklidir.

Moğol Sülünü (Phasianus mongolicu s) : Kaynağı Orta Asya’dır. İri yapılı bir sülün ırkıdır. Erkekte boyun menekşe renklidir. Geniş ve beyaz renkli gerdanı vardır. Omuzlar ve vücut tüyleri genellikle yeşilli koyu kırmızı renktedir. Dişide ise renk pembemsi sarı veya gölgeli kahverengidir. Sırt ve butlarda belirgin siyah benekler bulunur.

Boyun Halkalı Sülün (Phasianus torguatus) : Kaynağı Çin olmakla birlikte Kuzey Amerika’da yoğun olarak yetiştirilmektedir. Orta büyüklükte bir sülündür. Boyunda halka şeklinde beyaz renkli tüyler bulunmaktadır. Erkeklerde gerdan geniş ve beyaz, göğüs koyu kırmızı, sırt bölgesi sarı, omuzlar gri, yanlar portakal ve arka kesim yeşil renklidir. Böylece erkeklerde değişik çok renklilik egemendir. Dişiler ise vücudun tüm bölgelerinde değişik tonda kahverengi veya gölgeli kahverengi taşırlar.

Formosan Sülünü (Phasianus formosanus) : Erkekler renk yönünden P. torguatus’ a benzer, fakat daha mavimsidirler ve renkleri parlak değildir. Dişilerin tek farkı ise göğüs bölgesinin solgun renkli oluşudur. Yani vücudun diğer kesimleri gölgeli kahverengidir.

Altın Sülün (Chrysolop hus pictus) : Orta Çin kökenli ve dünyada en çok tutulan ırktır. Güzel görünüşlü ve parlak renklidir. Yetişkin erkeklerde ibik, sırt, gaga ve incikler sarı, yanlar siyah çubuklu portakal renkli, örtü tüyleri yeşil ve kanatlar mavidir. Omuzlar, arka kesim ve alt kesim derin koyu kırmızı renklidir. Kuyrukta kahverengi egemendir. Dişiler ise siyah çubuklu sarı renklidir. Evcil yaşamda ve küçük bölmelerde yetiştirmeye çok elverişlidir.

  • Sülünler bıldırcın ve keklik türü kuşların kuzenleridir.
  • Kökenlerinin ait olduğu bölgede 34 farklı ırk sülüne rastlanmıştır.
  • Erkek sülüne horoz, dişi sülüne tavuk denir.
  • Sülünler, artan vücut ısısından kurtulmak için hızlı bir şekilde nefes alıp vermelidir.
  • Sülünler 48 mil/saat hızla uçabilirler.
  • Sülünlerin yaşaması için nemli bir iklime ihtiyaçları vardır. Nitekim bitkilerin üzerindeki su damlaları ve böcekler ile beslenirler.
  • Sülünler harem usulü bir hayat sürerler. Her erken sülünün 3–7 arasında değişen sayılarda dişisi bulunur.
  • Yumurtlama döneminde dişi sülün kalsiyum ve proteine ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç erkeğin 10 katıdır.
  • Sülün yavruları doğumdan sonraki 2 hafta içerisinde uçmalarını sağlayacak tüyleri çıkmış olur.
  • Sülünler göçmen kuşlar değildir. Aşırı sıcaklarda bile bölgelerinde kalmayı tercih ederler. Kötü hava koşullarında yemek yemeden 1 hafta kadar tünekte kalabildikleri bilinmektedir.
  • Sülünlerin başlıca düşmanları tilki, rakun, baykuş ve insandır.
  • Yaz mevsiminde sülün yavruları bir yetişkinden daha fazla beslenir.
  • Bahar mevsiminde dişi ve erkek sülünler arasındaki olan 3’e 1’dir.
  • Tehlike anında sülünler uçmak yerine hızla koşmayı tercih ederler.
  • Sülünlerin ancak %30’u bir yıl yaşar. Bu oranın ancak % 2-3’ü 3. yaşını görmektedir.
    sülün

Arılarda Oğul Yakalama

Oğul yakalama Arıcıları uğraştıran  sıkıntılardan biridir her ne kadar bilimsel bir yöntem olmasa da geleneksel olarak pratikle kazanılmış bir çok çeşitleri bulunmaktadır arıcıların işini kolaylaştıran.
Arılar da oğul verme genelde yazın  öğleden önce 9 ve 12 saatleri arasında rüzgarsız bir günde gerçekleşir.Kovandan ilk çıkan arılar da ana arı yaşlı olduğu için fazla uzağa uçamaz ve kovana yakın yerlere iniş yapar bu koloniyi yakalamak ikinci ve üçüncü gibi daha sonra gelenleri yakalamaktan nispeten daha  kolaydır.ilkinden sonra gelen koloniler çok uzaklara gidebilirler .Arıcı Oğul verme dönemlerinde her zamanki dönemlere kıyasla daha dikkatli olmalıdır.Geleneksel olarak uygulanan oğul yakalama yöntemlerini şöyle anlatabiliriz  :

Oğul çıkmaya başladığında arıların konmasını sağlamak için çeşitli yöntemler uygulanır. Teneke çalmak, iki taşı birbirine vurmak, arıların üzerine toprak atmak gibi. Bu yöntemlerin doğru olduğunu savunanlar olduğu gibi sakıncalı olduğunu iddia edenler de vardır. Bizim de uygulayıp başarılı sonuç aldığımız yöntem, çıkan arıların üzerine su serpmektir. Süpürgeyle ya da başka bir yöntemle üzerine su serpilen arılar yağmur yağdığını zannederek, kısa zamanda toplanmaya başlarlar.

Çıkan arı eğer kümelenmek için bir yer bulamazsa uzaklara uçar gider. Bunu engellemek için eğer arılık ve çevresinde ağaç yoksa önlem olarak yere ağaç dalları dikmek gerekir.

Oğul kümesinin alçak ve daha rahat alınabilir yerlere konmasını sağlamak için, konmasını istediğimiz yere oğul otu (melissa) ya da piyasadan alacağımız oğul kokularından sürmek faydalıdır.

Oğul koymayı düşündüğümüz kovanı daha önceden hazırlamak gerekir. Arı kolonisinin sağlıklı olarak yaşayabileceği özelliklere sahip kovana temel petek takılmış çerçeveler konur. Eğer mümkünse 1-2 çerçevenin kabarmış petek olması çok iyi olur. Çerçeveler arasında 2 cm boşluk bırakılır. Bu kabarmış peteklere bal ya da şeker şerbeti sürülürse, arının kovana girmesi ve orayı yuva olarak kabul etmesi daha kolay olur. Eğer mümkün değilse oğul kokusu sürülmüş bir parça pamuk kovan içine bırakılır.

Oğul çıkıp bir yere konduktan sonra zaman geçirmeden, kovana alma çalışmalarına başlamak gerekir. Çünkü belli bir zaman yerinden alınmayan arılar yeni yuvalarına doğru uçarak giderler.
Oğulun konduğu yer çok güneş altıysa muhakkak üzerine temiz bir bez örtülerek gölge yapmak gerekir.

Oğulun konduğu yer alçaksa kovan doğrudan arıların yanına götürülür, arılarla kovan arasına bir bez serilir, arka taraftan duman verilerek arıların bez üzerinden yürüyerek kovana girmeleri sağlanır. Arıları yönlendirmeyi kolaylaştırmak için bir kaz tüyü ya da arıcı fırçasıyla arılar kovana doğru hafifçe süpürülür. Kovandaki balın ya da balmumunun kokusunu alan arılar bir sürü gibi kovana girmeye başlarlar.

Arılar bir kaç metre yükseklikte bir yere konmuşsa, yere genişçe bir bez serilir. Kovan sehpa ya da iskele gibi bir yüksekliğin üzerine konularak arıların altına getirilir. Ya da mümkünse bir kişi kovanı kaldırarak tutar. Dal sert bir silkelenir ve arıların toplu bir şekilde kovanın içine düşmeleri sağlanır.

Bir başka pratik oğul yakalama yöntemi ise şudur: Eski bir sapsız sepet oğulun üzerine dikkatlice konur, alttan yavaş yavaş duman verilir. Arılar genellikle kapalı ve karanlık yerlere girme eğiliminde olduklarından üstlerine konmuş olan sepetin içinde toplanırlar. Bütün arılar sepete girdikten sonra fazla sarsmamaya dikkat edilerek, sepetin üzeri kapatılır ve arılar yeni kovanlarına konur. Bu yöntem özellikle arılıktan çok uzak mesafeye konmuş olan oğulları yakalayıp geri getirmek için pratiktir.

Arılar kovandan oğula çıkarken kursaklarını balla doldururlar, bu yüzden oğul arıları sakindir ve kolay kolay sokmaz. Bu sayede arıcı rahat rahat çalışabilir.

Oğul yerleştirilen kovan daimi yerine konur ve mümkünse üzeri örtülerek serin kalması sağlanır. Ertesi gün çıtaların arası normal durumlarına getirilir. Arıların zaptetmediği çerçeveler alınarak kovan bölme tahtasıyla bölünür.
oğul yakalama
o?ul sand??a giriyor

Arısakızı Kapanı -Propolis Trap

Kovan üst örtü bezi yerine, arısakızı (propolis) toplamak amacıyla koyulan, arıların geçemeyeceği şekilde aralıklar bulunan, aralıkların arılar tarafından arısakızı ile kapatıldıktan sonra arısakızının hasat edildiği, gıda tüzüğüne uygun plastikten üretilen kapan.

Arısakızı

Varroa – Arı Akarı

Varroa akarı, bal arılarının bedenleri dışında yaşayan bir parazittir. Varroa hem ergin arılar, hem de gelişmekte olan yavruların kanını (hemolenfini) emdiğinden üzerlerinde beslendikleri arıları zayıflatarak arıların yaşam sürelerini kısaltırlar. Arıların bağışıklık sistemini bastırarak virüs ve enfeksiyonların yayılmasına sebep olurlar. Bunun sonucunda arılar üzerinde asimetrik kanatlar, çarpık bacaklar ve kısalmış karın (abdomen) gibi etkiler görülür. Düşük seviyelerdeki Varroa istilalarında bile ergin arılar zayıflar ve ömürleri kısalır (%50′ye kadar), yavrular ise gelişimlerini tamamlayamazlar

çürümüş yavru arı

Bıldırcın

İkinci dünya savaşının zararları insanlar gibi bir çok hayvanı da etkilemiş,bir çok hayvan nesli tükenmiş kimisi ise tükenmeye yüz tutmuştur.Bıldırcın da bu savaştan etkilenmiş özellikle Japonya da seslerinden dolayı yetiştirilen bıldırcın türü yok olmuştur.
Savaş sonrası Bıldırcınları tekrar çoğaltmak için çalışmalar yürütülmüş neslin devamı için yabani türlerden de faydalanılmıştır.sürüler vücut ağırlığı ,yumurta sayısı,tüy rengi gibi faktörler bakımından selekte edilmiştir.

bıldırcın yavru
Vücutlarının küçüklüğü dolayısıyla tavuklar gibi tercih edilmemiş ancak özel zevkler için beslenilmesi avlanılması açısından Avrupa da sevilen bir tür olarak üretimi devam edilmektedir.

Evcil bıldırcınlar tabii kuluçka özelliklerini kaybetmişlerdir,suni olarak çoğaltılmaktadırlar.Kuluçka süreleri 17-18 gündür .
Makineyle üretimde ısı derecesi 37.5 °C olmalıdır.

ilk 14 gününde yumurtalar her 2-4 saatte bir kez ya da günde en az 5 kez çevrilmelidir. Otomatik çevirme yapılacaksa saatte bir kez yapılmalıdır. Son iki gününde yumurtalar çıkış bölmesinde tutulurlar. Kuluçkanın 5-8. gününde yumurtaların ışığa tutularak muayene edilmesiyle dölsüz yumurtalar ile embriyo ölümleri belirlenebilir. Kuluçka öncesi embriyonik ölümler 3 haftalık depolama süresini aşan hallerde belirgin şekilde artmaktadır.

bildircin bildircin-yumurtasi-faydalari

Arı Nasıl Bir Canlıdır

Kendilerine ait  kovan,oyuk gibi bir yuvaya sahip olan arılar:

  • 1) 3000-4000 kadar işçi arı,
  • 2) 100-150 kadar erkek arı,
  • 3) Bir tane ana arı olmak üzere koloni halinde yaşarlar.


Arıların vücutları baş, göğüs ve karın olmak üzere üç kısımdan meydana gelir.

Başın ön kısmında koklama ve dokunma organı olarak kullanılan bir çift anten yer alır. Başın iki yanında birer petek gözü ve tepesinde üç nokta gözü vardır. Göğüs halkalarına bağlı üç çift bacaktan öndekilerde duyargaları temizleyen arka bacağın ayaklarında çiçek tozu toplamağa yarayan tertibat vardır. Ağız organları, yalayıp emici, bazılarında kemiricidir. İkinci ve üçüncü göğüs halkalarından birer çift kanat çıkar. Ön kanatlar, arka kanatlardan daha büyüktür. Arka kanatların ön kenarlarında bir sıra kıl çengel bulunur. Uçuş esnasında çengeller ön kanatlara bağlanarak kanat çiftleri birlikte hareket ederler. Ana arı ile işçi arıların son karın halkalarında birer zehir iğnesi vardır.

Dişilerde, karın kısmının arka ucunda içeri çekilebilen yumurtlama borusu bulunur. Bununla yumurtalar istenilen yerlere (petek, bitki veya hayvanların içlerine) bırakılır. Testereli arılarda yumurta koyma boruları isminden de anlaşılacağı gibi testere şeklinde dişlidir. Bazı arılarda bu borunun yumurtlamayla ilgisi yoktur. Zehirli iğne şeklini almıştır. Sokmaya ve bağlı olduğu zehir bezinin salgılarını akıtmaya yarar.

Vücudu meydan getiren halkaların yan taraflarında on çift nefes deliği vardır. Gövdenin içindeki hava boruları ve hava kesecikleri bu deliklere bağlıdır. Yemek borusunun genişlemesi ile bir bal midesi meydana gelmiştir. Emilen bal ve çiçek öz suları, kovana döndükten sonra boşaltılır ve peteklerde bal toplanır.

arı
 

Keklik

Keklikler Sülüngiller familyasındandır.Bir çok türü mevcuttur.Ağırlık boyut açısından güvercinlere benzerler.Göçmen değildirler toplu olarak veya eş olarak dolaşabilirler.Renklerinden dolayı fark edilmeleri zordur,doğayla uyum içinde yaratılmışlardır renklerinden dolayı iyi kamufle olmuşlardır yaşadıkları çevreye.onları ele veren en önemli ayrıntıları ayaklarının ve gagasının kırmızı olmasıdır.özellikle kışın kar üstünde bu onların kolay fark edilmesini sağlayan tek unsurdur.

SAMSUNG DIGITAL CAMERA
Tavuklar gibi tohumlar ve buğday başaklarıyla beslenirler bu yüzden ekinlere zarar verebilirler.
Dişiler 25 günlük kuluçka süresinden sonra yavrularına kavuşurlar.Yavrular büyüdüğünde de anne babalarını terk etmezler.Dişi yavrularla aşırı ilgilidir.12 ile 15 yumurta arasında yumurta yapar.
Keklik eti ülkemizde sevilen bir tür olduğundan sık sık avlanılır.Sadece insanlar tarafından değil yabani etçil hayvanlarda bolca keklik avlarlar.
Genellikle “sürek” veya “arama” usulü ile avlanır. Sürek avında keklik sürüleri çevrilerek belli bir yere toplanır ateş çemberine alınarak avlanır. Aramada ise sürü çevreye dağıldıktan sonra köpekler yardımıyla tek tek bulunup avlanır. Kafese bir erkek keklik konulduğu taktirde, sesini duyan çevrenin erkek keklikleri bununla kavga etmeye gelince avlanabilirse de bu usul avcılık yasalarına aykırıdır. Yumurtalarını toplama ve “güme” denen su kenarlarında pusu kurma usulü de uygunsuzdur.
keklik-yumurtasi

ehlike anında erkek keklik yavru ve dişiyi kurtarmak için ölüm pahasına gürültüyle havalanarak avcıları peşine takar. 15-20 yıl kadar yaşarlar.
beyaz-keklik1