Kafes Kuşlarında Mantar Enfeksiyonu

Candidiasis, kafes kuşlarında Candida albicans adı verilen bir mantar türünün yol açtığı enfeksiyonların genel adıdır. Bu mantar türü normal çok az sayıda bütün kuşların sindirim sisteminde bulunur ancak enfeksiyona neden olmaz. Eğer bu mikroorganizmanın sayısı artarsa veya sindirim sisteminde bir hasar varsa, sindirim sisteminde, gaga ve solunum sistemi gibi diğer organlarda, deri, tüy, göz ve üreme organlarında da enfeksiyon oluşur. Candida enfeksiyonları muhabbet kuşlarında ve papağanlarda çok daha nadir görülür.

Mantar, daha ziyade genç kuşlarda ve bağışıklık sistemi zayıf olan hayvanlarda ortaya çıkar. Mantarın oluşma riskini arttıran faktörler çok çeşitli olabilir:

* Kursağın geç boşalması

* Uzun süreli ve bilinçsiz antibiyotik kullanımı

* Kafes temizliğine dikkat edilmemesi

* Vitamin A yetmezliği

* Hatalı beslenme

* Stres, ortamda sigara içilmesi, travma ve bazı virüs enfeksiyonlarının yol açtığı tahribatlar.

Hastalığın belirtileri yerleştiği organa göre değişiklik gösterir. Tek bir organda olabileceği gibi, birkaç organa aynı anda yerleşebilir. Ağız ve gaga bölgesinde olduğunda ağız kokusu ve ağızda beyaz plaklar oluşur. Enfeksiyon genellikle alt ve üst gaganın birleştiği açıda oluşur. Gagadaki hastalıkta yemi geri çıkarma, iştah kaybı ve halsizlikle birlikte depresyon izlenir. Gaga kalınlaşır, yemin kursağı geçişi gecikmeye başlar.

Enfeksiyon, sindirim sisteminin alt bölgelerine yerleştiyse, sulu dışkı, kusma, kilo kaybı, iştahsızlık ve depresyon görülür. Solunum sistemindeki mantar ise burun akıntısı, ses ve ötüş değişiklikleri, solunum güçlüğü ve kolay yorulma gibi belirtiler izlenir.

Hastalığın teşhisinde mantarın miktarı ve belirtilerin tespiti önemli. Tedavi olarak veteriner hekiminizin seçimine ve önerisine göre antifungal ilaçlar kullanılır. Hastalığa zemin hazırlayan stres, kötü bakım ve beslenme gibi koşulların düzeltilmesi de hastalığın iyileştirilmesinde çok önemli rol oynar.

Kafes Kuşlarında Halkalı Kurt Enfeksiyonları

Askarid olarak bilinen halkalı kurtlar kuşların sindirim sistemi, solunum sistemi, kalp ve dolaşım sistemi, damarlar, beyin ve merkezi sinir sistemi, göz ve diğer yumuşak dokular gibi bir çok organa ve dokuya yerleşebilir.

Yumurta yoluyla bulaşan bu parazitler papağan ve muhabbet kuşlarında daha sık görülür. Ağız yoluyla alınan yumurtalar kuşun ince bağırsaklarında açılır ve içinden çıkan parazitler önce larva ve daha sonra da ergin hale gelirler. Dişi parazitler tarafından bağırsakta yumurtlanan yumurtalar kuşun dışkısı yoluyla aynı şekilde çevreye yayılırlar. Yaşadıkları ortam nemli ise uzun süre canlı kalabilirler.

Askaridler kuşlarda ishal, iştahsızlık, kilo kaybı gibi belirtilerle seyreder. Bazı kuşlarda kusma veya aşırı miktarda dışkı yapma da görülür. Şiddetli ve aşırı miktarda olan parazitler sindirim sisteminde tıkanmaya ve bunun sonucunda kuşun ölümüne yol açabilir.

Hastalığın tedavisinde veteriner hekiminizin önereceği ilaçları kullanmalısınız. Tedavi genellikle 10-14 gün içinde tekrarlanır. Kuşun yaşadığı çevreden yeniden parazit almasını önlemek amacıyla kafesi, suluklarını, oyuncaklarını ve kullandığı tüm malzemeyi dikkatlice temizlemeli veya değiştirmelisiniz. Parazit yumurtaları dezenfektanlara karşı oldukça dirençlidir ama sıcak buhar uygulaması ile yumurtalardan garantili olarak kurtulabilirsiniz.

Kuşunuzun parazit enfeksiyonlarından korunması için düzenli olarak dışkı ve parazit muayenelerini ihmal etmeyin. Ayrıca kafesinde ve yaşam alanındaki hijyenin korunması ve varsa ortamdaki aşırı rutubetin dengelenmesi önerilir.

Kuşlarda Vitamin Takviyeleri

*VİTAFORM(Suda Eriyen Toz Vitamin)

Kullanıldığı Yerler: Gelişmeyi sağlıklı büyümeyi, döllenmeyi sağlar.Kuşlar için büyük 8 esas vitamini en uygun oranlarda ihtiva etmektedir.

Vitamin A: Kuşun gücünü arttırarak hastalıklardan korur.

Vitamin D3 : Yumurta kabuğu sağlamlığını sağlar. Niasinamid : Ağız boşluğunda oluşan iltihaplanmayı önler, tüyleri güzelleştirir.
Kalsiyum Pantotenat : Deri iltihabını önler, tüy kalitesini arttırır.
Vitamin B2: İshali önler.
Vitamin B12 : Büyümeyi sağlar,
Vitamin K : Bağırsak kanamalarını önler.
Vitamin E : Döllenme gücü ve verimi arttırır.

Dozaj:1 lt. suya bir çay kaşığı (2gr) hastalıkta 1 lt. suya 2 çay kaşığı.

*DEPOMİN (Mineral Ve Aminoasit Kombinasyonu)

Kullanıldığı Yerler: Genç hayvanlarda gelişmeyi hızlandırır.

Yemden en iyi şekilde yararlanmalarını sağlar .

Hayvanın tüyden kolay çıkmasını sağlar.

Dozaj: 1 lt. Suya 1 kapak atılır. Haftada 2 defa verilir.

Kuşlarda Bit Tedavisi

BAYMEC %1 (ANTİPARAZİTER)

Kullanıldığı Yerler : Bit tedavisinde kullanılır,emici ve ısırıcı bitlerde ayrıca iç ve dış parazitlerde mükemmel sonuç verir.

Dozaj : 2 lt. suya 2 ml. Baymec karıştırılıp iyice çalkalandıktan sonra suluklara konur 24 ila 48 saat sonra su temiz suyla değiştirilir.

Tedavi ayda bir tekrarlanır.

Not: Hiçbir dönemde yan etkisi yoktur.(Yumurta, yavru, tüy, vb.)

*BİYOMEC %1(ANTİPARAZİTER)

Baymec ile aynı ham maddeyi içerir,aynı yerlerde aynı oranda kullanılır.

Yavru Ölümleri – Solunum Güçlüğü

Yetiştiriciler özellikle yavruların ilk döneminde birçok sorunla karşılaşırlar.Muhakkak ki bazı yetiştiriciler için kuluçka döneminin verimsiz geçmesi ve yavru ölümleri problem teşkil eder.Ve moral bozukluğuna neden olur. Bazen yavruların taşlıkları dolu olduğu halde ertesi gün ölü olarak karşımıza çıktığı görülür.Bunun nedeni siyah nokta dediğimiz hastalıktır.Çoğu zaman karaciğerdeki ve sindirim sistemindeki problemlere bağlı olur.Vogel Freund dergisinde bu hastalık Paul pütz tarafından ”Siyah noktalar” olarak adlandırılır. Bu siyah noktalardan ne anlamamız gerekir ? Siyah nokta yavru kuşların karnının sağ alt kısmında,karaciğerin üzerinde sağda safra kesesi bölgesine yerleşir.Farklı bir et renginde karın bölgesinde belirir.Bu noktanın büyüklüğü farklı farklı olabilir.Yavru hayvanlarda dış düzeyde ortaya çıkan bu siyah nokta sonradan sarı renge döner.Sarıya dönmesi bir organ bozulması meydana geldiğinin işaretidir.Maalesef bu hastalığa yakalanan yavru kuşların büyük bir bölümünün ölüme aday olduğu belirlenmiştir.Nadiren bazı kuşlarda siyah noktanın kaybolduğu ve 7 gün içinde eski normal haline döndüğü görülmüştür.Fakat hastalığa yakalanan kuşların daha az geliştiği tesbitedilmiştir.Bazen yumurta içinde de siyah nokta hastalığı sebebi ile ölümler olmaktadır.Bu hastalık solunum zorluğuna neden olur ve soluk alma zorlaştıktan sonra birkaç saat içinde yavru ölür.Siyah nokta kanaryaların yanı sıra Carduelis ve güvercinlerde de görülür. Siyah noktanın safra kesesi olduğuna dair görüşler vardır.Tanımlanırken sadece karaciğerde olarak değil,karaciğerin sağ tarafında ve pul pul olarak anlatılır. Yaklaşık beş yıl önce İtalya’ya yaptığım bir ziyarette tanıdığım yetiştirici Prof.G.Bertolini’den bu hastalığa karşı mücadele için yetiştirmeye başlamadan önce eski hayvanları bir İNHALASYON (Buğu,gaz veya ufak damlacıklar halindeki sıvıların solunması) metodu ile tedavi ettiğini öğrendim. Uitrecht’teki küçük ev hayvanları ile ilgilenen bir fakülte yaptığı araştırmalarda,buna kolibakterilerin neden olduğunu açıklamıştır.İtalyan araştırmacılar bunun mycoplazma olduğunu ve muhtemelen safranın karaciğere tesir ettiğini iddia etmişlerdir.Yumurta içinde meydana gelen bu plazma sonra yavrunun iç organlarına girer ve bozar.Yavrunun yumurta içinde veya yumurtadan çıktıktan birkaç gün sonra ölümüne neden olur.Bazı kuşlar yumurtadan çıktığı zaman nefes zorluğu çeker ve ölür.Bunların akciğerleri hastalığa yakalanmıştır. Oluşum yumurta içinde meydana geldiği için teşhis koymak çok zor olmaktadır.İtalyan’lar TYLOSİN adlı antibiyotik maddesi ile tedavi uygulamasında olumlu sonuçlar almıştır.Birkaç yıl öncesine kadar Chemi-Vit firması Tylosin kombinasyonlu tetractlin adlı bir ilaç üretmiştir.Şu anda çeşitli ilaçlar bulunmaktadır.ÖRNEĞİN : Tilosina20.Tylan gibi İnhalasyon tedavi uygulanmasında da yine Tylosin kullanılmaktadır.Her ne kadar bu ilaçlar tedavi amaçıyla kullanılsa da tam olarak teşhis konulamadığı için etkili sonuç imkanı sınırlıdır.Kuluçka için yumurta toplamaya başlamadan önce tedavi uygulamasına başlanır.Bu kür beş gün devam ettirilir.Bir l litre içme suyuna 1 gr Tilosima20 ilave edilir.Prepatarın düzgün kullanımı önemlidir.Bir yandan virüslerin yumurtaların olduğu yerlere girmeleri önlenmeli,diğer yandan virüsler toplu halde bir yerde tutulmalıdır.Virüslerin tam olarak elemine edilmesi çok zor ihtimaldir. Mycoplazma nedir.Mycoplazma ile mykoz aynı şey değildir.Maykozda mantara bağlı hastalık söz konusudur.Mykotoksinler zehirleyici etki yaparlar.Mykoplazmozun ne tür bir etki yaptığı kuş yetiştirme kitaplarında yer almamıştır.Uitrecht’teki fakültenin çalışmaları yeterli gelmemektedir.Çünkü mykoplazmozlar bakteriyel enfeksiyonlarla birlikte ortaya çıkmaktadır ve kolibakteriler buna bağlı olarak artmaktadır.Mykoplazmalar hücre çeperi olmayan bakterilerdir ve çok çeşitli yapıda türü vardır.Kuş türüne ve organa göre farklı artış gösterirler ve koloniler halinde yaşarlar.Üst solunum yoluna yerleşirler.Mykoplazmanın yayılması kolaydır.Çok basit temaslar ile içeriye girerler.Hastalık oluşmasına neden olan unsurlar yetersiz bağışıklık,stresli ortam,hijyenik yetersizlik,sert iklim değişikliği,negatif etki yapan çevresel faktörler ( Çok düşük veya çok yüksek nemli ortam) aşırı toz,çok kalabalık kümes ve başka virüslerin çok yoğun olması.Yumurta içindeki ölümlerin ve yavru halindeyken ölümün nedeni elbette ki bağışıklık sisteminin zayıf olmasıdır.Yapılan mücadele sonuçu başarılı olunamamasının nedeni Tylosin ile yapılan tedavinin yavruları kurtarmak için yetersiz olmasıdır.Probiotika-ProNutrial bağışıklığı geliştirme için önemli çok faydalı bir çalışma sayılır.Mykoplazmalar dış etkenlere karşı,örneğin sıcaklık,nem veya dezenfeksiyon maddelerine karşı çok duyarlı reaksiyon gösterirler. Son olarak şunu söylemek isterim ki bu durumla karşı karşıya iseniz,mutlaka bir veteriner ile irtibat kurun ve onun tavsiyelerine uyunuz.Kullanılan ilaçların uzman birinin elinden olması daha etkili olacaktır.

Kuşlar İçin Mama Tarifi

Elle mama hazırlanması hem kolay hem de çok zordur. Kolay olması eldeki malzemelerden oluşturulabilir. Yalnız burada dikkat edilmesi kuşların gereksinimini sağlıyacak hemde onlara zarar vermeyecektir. yanlış bir alışkanlık mama hazırlanırken bebe bisküvisi veya diğer bisküvilerden içine konmaktadır. Söz konusu bisküviler bebek ve insanlar için hazırlandığından içindeki şeker , tuz ve vitamin ile mineral oranları çok farklıdır. Onun için evde mama hazırlarken bu mamalarda kullanacağınız bisküviler diyet (şekersiz) türde olanlardan da olması tavsiye olunur. Çünkü şeker oranının ayarlanması çok önemlidir.

Kısaca bir mama tarifi vermek gerekirse bir yumurta sarısı, iki diyet bisküvi, 1-2 damla balık yağı, yarım çay kaşığı bal karıştırılarak yapılabilir. Çiftleşme dönemlerinde bu mamanın içine mürekkep balığı kemiği tozu veya CeDe Mineral gibi petshop larda hazır satılan diğer minerallerden karıştırılabilir. Ayrıca bu mamaların içine yarım çay kaşığı haşhaş nijer gibi tohumlar karıştırılabilir. Aynı mamaya renk kanaryaları için içine kırmızı salçalık biber veya havuç katılarak renk maması şekline dönüştürülebilir.

Fakat gerek kırmızı biber gerek havuç kuşun tüylerinde homojen bir dağılım sağlamaz. Hele yarışmalara sokulacak kuşlarda bu tavsiye edilmez. Bu mamaların hazırlanmasında karışım oranlarının ayarlanması, maliyet ve zaman kaybı düşünülürse hiç de ekonomik olmadığı görülecektir. bunun yerine piyasada satılan hazır mamaların kullanılması hem sağlık hem güvenlik hem de ekonomi açısından ön plana çıkmaktadır.

Kuşlarda Tüy Değişimi

Çiftler halinde beslenen kuşlar tüy dökme döneminde birbirlerinin baş, sırt gibi tek başına erişemeyecekleri yerlerini temizler ve kaşırlar. Tek başına yetiştirilen kuşlara ise sahipleri yardım etmeli, güven sağladıktan sonra yavaş yavaş başlarını kaşımalıdır. Bu işlem nazikçe yapılmadığı zaman yeni tüylerin dış keratin tabakaları zedelenebilir. Banyo yaptırılarak kuşların rahatlaması sağlanmalıdır.
Papağanlar cinsel olgunluktan önce pek çok kez tüy değiştirdiği halde, ispinozlar ilk tüy değişiminden sonra cinsel olgunluğa ulaşırlar. Genç kanaryalar ise, 2 aylık yaşta ilk tüy değişimine girerler.
Şiddetli bir tüy dökümü özellikle papağanları çok etkiler, hayvanlar durgunlaşır ve konuşmayı keser. Hayvanlar, tüyler dökülüp yerine yenileri çıkarken huysuz olur ve kaşınırlar.
Kanaryalar ve ispinozlar, hazır ticari yem ve mamaları severek tüketirler. Bunlara tüy dökme döneminde haşlanmış yumurta, bira mayası,irmik, bebek bisküvisi veya mısır unundan oluşan bir karışım verilebilir. Kuş yemi ve darı tohum karmalarına giren başlıca yem türleridir.
Renk mamaları: Bazı kuş sahiplerinin göz zevkine uygun olarak tüylerin parlak ve değişik renklerde olması için renk mamaları kullanılır. Bu mamalar düzenli verilmediği taktirde tüyler göze hoş gelmeyen renklere sahip olabilir. Bu durum bir sonraki tüy döküm mevsiminde ancak düzelebilir. Özellikle tercih edilen kırmızı ve turuncu renk pigmentleri ticari renk mamalar içinde yer alabilir. Bunun yanında beta karoten, kırmızı biber, havuç, domates gibi gıdalarda doğal turuncu renk pigmenti vardır.
Özet: Bu makalede, kafes kuşlarının sindirim sistemi, tane yem yiyen kuşlar ile besinlerini öncelikle çiçeklerdeki polen ve nektar gibi yumuşak yemlerden sağlayan kuşlar ele alınmıştır. Söz konusu kuşların yetiştirilmesi, beslenmesi ve beslenme bozukluğu sonucu oluşan hastalıkları ve tüy dökme dönemi beslenmeleri incelenmiştir.
Dane yem yiyen genç ve damızlık hayvanların rasyonlarında proteinden zengin yağlı tohumlar yer almalıdır. Bu hayvanlara yumurta katkılı gıdalar, pişmiş karaciğer, yağsız peynir verilebilir. Yeşil yem katkıları olarak maydanoz, marul, ıspanak, havuç, elma gibi gıdalar verilmelidir. Tüy çekme ve kanibalismusa engel olmak, kondisyonlarını korumak ve kuluçka verimini artırmak için yumurta, yonca unu, embriyolu yemler, vitamin ve mineralden oluşan yem verilmelidir. Kalsiyum kaynağı olarak yumurta kabukları sunulur. Yağ ilaveli gıdalardan kaçınılmalıdır.

Güvercinlerin Bakım Ve Beslenmesi

Güvercinler, süs güvercinleri, uçucu güvercinler ve besi (etlik) güvercinleri olarak üç grupta incelenirler. Ülkemizde besi güvercinleri yetiştirilmemektedir. Süs güvercinleri güzellikleri, tüy kalitesi ve şekilleri ile dikkat çeker. Posta güvercini olarak yetiştirilen uçucu güvercinler, takla atabilir, yüksekten uçabilirler. Güvercinlerin 10-18 yıl arasında ömürleri olup, en verimli dönemleri 2-8 yaş arasıdır.
Güvercinlere verilecek günlük yem miktarı yaklaşık canlı ağırlığın %10’u olup ortalama 40- 50 g arasındadır. Su ise ad libitum verilir ve yaklaşık 30 güvercine 1 litredir. Yemleme 1 öğün olup akşamları yapılır. Farklı güvercin ırkları aynı sürede yemlerini tüketemediklerinden, bunların ayrı yemlenmesi gerekir.
Genç güvercin besisinde; güvercinler, 4 haftada kesim olgunluğu olan 500 g canlı ağırlığa ulaşırlar. Bunlara verilecek olan peletler küçük ve sağlam olmalı, çok az ufalanmalıdır. Çok şekilli yemler ise hayvanlar tarafından reddedilir.
Güvercinlere grit amacıyla; küçük taşlar, kireç ve midye kabuğu verilebilir.

Özellikle kuş evlerinde, kuluçka s­üresince ve tüy değiştirmeden önce vitamin (vitamin A,D,E, B6,B12) ilavesi gerekir. Güvercinler, yeşil yemlerle de (aslanağzı, genç çayır otları) vitamin alırlar. Kışın ise rasyonlara havuç ilave edilebilir.

Kuşlarda Bit Ve Diğer Parazitler

Evde beslediğimiz kuşlarımızda en çok sıkıntı çektiği durumlardandır kolay  görünmeyip iyi saklandıkları için evimize getirdiğimiz herhangibir nesneden,yeni bir kuştan kısaca dışarıdan getirdiğimiz her şeyden rahatlıkla bulaşabilirler.
Kuşların kanlarını emerek beslenirler,özellikle kuluçka dönemlerinde hızla artarlar ,yavru kuşların kanlarını emerek ölümlerine dahi neden olabilirler.
Kuşları özellikle gece rahat uyutmazlar ve kanlarını sömürürcesine emerler hayvanlar rahatsız olup sık sık gece çırpınıp dururlar .
Bitin oluşumunu kolay anlayabiliriz,kuşu elimize alıp kanat altına ya da boynunun tüy aralarını açtığımızda rahatlıkla görülür.Kuş sürekli bir kaşınma halindedir.
Diğer bir yöntemi beyaz pamuk yada bezi kafesin bir köşesine koyduğunuzda buraya birikeceklerdir.
Özellikle yuvalıklar,tünek delikleri sık barındıkları yerlerdir.
Tedavisi kolaydır bir-pire ilaçları yer yerde bulunabilir ancak kullanımında dikkat edilecek husus yemlerine suluklarına göz ve ağızlarına değdirmemek gerekir ilaçları.
Kafes temizliği gerekir sıcak suyla tünekler yıkanmalı gerekirse yuvalık atılmalıdır.

bit

Güvercinlerde Beslenme

Güvercinlerin gereksinimleri yıl boyunca değişiklik göstermektedir. Dolayısıyla güvercinlerin beslenmelerinde kullanılan dane karışımları da bu değişimlere uydurulmalıdır. Güvercinlerin yaşamında yıl boyunca görülen değişik dönemler şunlardır:

1. Üreme ve yavru büyütme dönemi
2. Performans dönemi (Uçuş, gösteri)
3. Tüy dökümü dönemi
4. Kış durgunluğu dönemi

İyi bir güvercin yemi karışımında proteinler, karbonhidratlar, yağlar, vitaminler ve mineraller dengeli bir şekilde bulunmalıdırlar. Yem karışımlarında kullanılan daneler çimlenme yeteneklerini kaybetmemiş olmalıdırlar. Bu durum yem kalitesinin ölçüsüdür.
Vitaminler kuşlarımızın vücudunda bazı olaylarda elzem olan maddelerdir. En önemlileri A, B, C, D, ve E’dir. Piyasada çeşitli vitamin preparatları satılmaktadır. Bunların kullanımında en önemli husus doza dikkat edilmesidir.

Mineraller ve iz maddelerde kuşlarımızın beslenmesinde mutlak surette gerekli olan maddelerdir. Eğer kümesiniz bahçede ise ve kuşlarınız yeterli süre bahçede gezme olanağı buluyorlarsa bu maddeleri de topraktan almaları olanaklıdır. Ancak bu durumun sağlanmadığı koşullarda grit yada yalama taşı adı verilen ve piyasada satılan preparatlar kullanılmalıdır. Bunların içerisinde en önemlisi, özellikle yumurtlama döneminde gerekli olan kalsiyumdur. Yumurta veya midye kabukları da bu amaçla kuşlara yedirilebilir.

Kuşlarımızın önünde sürekli ve temiz su bulunmalıdır. Özellikle yavru döneminde suya gereksinim artar.

Güvercin başına verilecek yem miktarı, güvercinlerimizin canlı ağırlıkları dikkate alınarak ortalama, küçük ırklarda 20-30 g; orta büyüklükte ırklarda 35-50 g ve büyük yada ağır ırklarda 40-60 g’dır. Yem karışımındaki tüm danelerin yenmelerini sağlamak amacıyla günde iki kez yemleme tavsiye edilmektedir. Verilen yem kuşlar tarafından 15-20 dakikada tüketilmelidir. Eğer bu süre sonunda halen yemlikte yem kalıyorsa yem miktarı biraz azaltılmalıdır. Kuşlarımızın yem tüketimini bulmanın diğer bir pratik yolu onları bir gün aç bırakıp daha sonra yiyebildikleri kadar yem vermektir. Bu açken bir kerede yenen miktarın 1/3’ü sabah, kalan 2/3’ü ise akşam verilmelidir. Buna karşın yeni yeme düşen yavruların önünde yem sürekli bulundurulmalıdır. Yavrular büyüdükçe haftadan haftaya yem miktarı azaltılmalı ve bunun sonunda yavrularda da günde iki kez yemlemeye geçilmelidir.

Tüm hayvanlarda olduğu gibi güvercinlerde de yem miktarı ve dengeli beslenme cok önemlidir. Özellikle kapalı koşullarda yetiştirilen kuşların her zaman önlerinde yemin bulundurulması kuşların yağlanmasına neden olur. Yağlanma kuşlarda üreme problemlerine yolaçabildiği gibi özellikle uçucu kuşlarda uçuş performansını olumsuz olarak etkilemektedir.

Doç. Dr. Türker Savaş

güvercin